Okuma Süresi: 7 dakika

Yunanistan ve ABD arasında ilişkilerin kurulmasının 201. Yılı münasebetiyle Washington’u ziyaret eden Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, 17 Mayıs’ta ABD Başkanı Joe Biden tarafından Beyaz Saray’da ağırlandı. Ertesi gün de Temsilciler Meclisi ve Senato’nun ortak oturumunda ABD Kongre üyelerine hitap etti.

Biden, Miçotakis onuruna Beyaz Saray’da verdiği resepsiyonda ikili ilişkilerin “hiç görülmemiş derecede iyi” olduğunu ifade etti. Miçotakis de, “En yüksek seviyeye ulaştığına içtenlikle inandığım ilişkilerimizde bir durum değerlendirmesi yapmak için Amerika’da bulunuyorum” sözleriyle mukabelede bulundu.

Temsilciler Meclisi ve Senato’nun ortak oturumunda konuşan Yunanistan Başbakanı; Türkiye’nin Kıbrıs’ta iki devletli çözüm girişimine karşı ABD’den destek talep etti, NATO’nun güneydoğusuna silah sağlama kararı aldığında bunun bölgede istikrarsızlığa yol açma tehlikesi oluşturduğunu, (Türkiye’yi kastederek) sadece ortak stratejik öncelikleri değil, aynı zamanda ortak değerleri de paylaştığı müttefiklerle çalışmanın gerekli olduğunu söyleyerek Yunanistan’ın ABD ve NATO için bölgede gerçek tek müttefik olduğuna vurgu yaptı.

Kongre’de konuşan ilk Yunanistan Başbakanı olan Miçotakis, 42 dakikalık hitabında 10’u ayakta olmak üzere, 37 kez alkışlandı. Kongre üyeleri, Kıbrıs ve Türkiye ile ilgili sözleri için Miçotakis’i 5 defa alkışladı. İşin açıkçası, ABD’li senatörler Doğu Akdeniz’de gittikçe yalnızlaşan Yunanistan’ı âmiyâne tabirle bir kez daha alkışlarla dolmuşa bindiriyordu.

Miçotakis, Beyaz Saray ve Kongre’de yaptığı görüşmelerde Washington’un Atina’ya F-35 savaş uçakları satması, Ankara’nın F-16 savaş uçaklarını modernleştirme ve yeni savaş uçakları satın alma projelerinin engellenmesi için yoğun lobi yaptı.

Yunanistan’ın kendisini tamamen ABD’nin kollarına bırakmaya mecbur kaldığı, bütün bir Yunanistan’ın ABD üssüne dönüştüğü konjonktürü anlamak bakımından son birkaç yıldır yürüttüğü ancak yalnızlaşması ile sonuçlanan Doğu Akdeniz’e yönelik stratejik hamlelerine bakmak gerekiyor.

Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’in patronu olma stratejisi

Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’ni yanına katarak Doğu Akdeniz’in bölgesel gücü olmaya soyunan Yunanistan, Türkiye ile husumet yada anlaşmazlık içinde bulunan bölge devletleriyle Türkiye düşmanlığı esasına dayanan bir zemin üzerinde ittifaklar kurmaya yöneldi. Hedefi, Türkiye’yi Ege ve Akdeniz sahilleri boyunca kuşatıp hareket edemez hale getirmek, karbon enerji kaynaklarından mahrum bırakmaktı.

5 Haziran 2017’de Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır’ın Katar’a yönelik ambargo ve abluka uygulaması sırasında Türkiye’nin Katar’ın arkasında durması ile bölgede başlayan ayrışmayı Yunanistan kendi lehine Türkiye aleyhine sonuçlanacak şekilde değerlendirmeye yöneldi. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Mısır ve İsrail ile siyasi, ekonomik ve askeri işbirlikleri geliştirmeye girişti.

Doğu Akdeniz’den çıkarılacak gazın Kıbrıs üzerinden Yunanistan’a, oradan da İtalya’ya ulaştırılmasını hedefleyen “EastMed” projesine ilişkin ön anlaşma 20 Mart 2019‘da İsrail’de ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun da hazır bulunduğu bir toplantıda imzalandı. 2 Ocak 2020‘de Atina’da düzenlenen bir törenle Yunanistan, İsrail ve GKRY arasında nihai anlaşma onaylandı.

Türkiye, kendisini Doğu Akdeniz’de sınırlamayı ve hidro karbon yataklarına erişimini engellemeyi amaçlayan EastMed projesine, Libya ile 27 Kasım 2019‘da imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması ve Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması (MEB) ile cevap verdi ve Eastmed Boru Hattı’na izin vermeyeceğini açıkladı.

Yunanistan Başbakanı Miçiotakis’de Libya ile Türkiye arasında imzalanan MEB sınırını tanımadıklarını duyurdu. Doğu Akdeniz’deki planları bozulan Yunanistan bu hamleye karşı Libya’nın Atina Büyükelçisi Muhammed Yunus el-Menfi’yi Persona non grata (istenmeyen kişi) ilan etti. Libya’da meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne karşı silahlı mücadele yürüten darbeci Halife Hafter’e olan desteğini artırdı.

Türkiye, 2 Ocak 2020 tarihinde TBMM’de kabul edilen Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ile Libya’ya asker gönderilmesi kararı aldı.

19 Ocak 2020 tarihinde düzenlenen Berlin Konferansı’nın hemen öncesinde Halife Hafter Atina’ya giderek Başbakan Miçotakis ve Dışişleri Bakanı Nikkos Dendias ile görüştü. Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin Türkiye ve Doğu Akdeniz’le ilgili imzaladığı münhasır bölge ve güvenlik mutabakatlarının iptal talebini konferansa getirme ve Hafter’e açık destek verilmesi planı yapan Yunanistan Konferansa davet edilmedi.

Avrupa Birliği Konseyi, 1 Nisan 2020 tarihinden itibaren Akdeniz’de, MED IRINI Operasyonu’nun başlatılmasına karar verdi. AB’nin Libya’ya yönelik silah ambargosunu denetlemek üzere başlattığı operasyonun gerçek maksadı Türkiye ile Libya arasındaki deniz bağlantısını denetim altına almak ve Hafter’e karşı savaşan güçlere silah sevkiyatını engellemekti. Yani hedef Türkiye idi.

9 Haziran 2020’de Yunanistan İtalya ile MEB anlaşması imzaladı. Yunanistan’ın niyeti Libya’da Halife Hafter’i destekleyen Tobruk Meclisi, Mısır ve GKRY ile de benzer münhasır bölge anlaşmaları yaparak Türkiye’nin MEB anlaşmasını geçersiz kılmaktı. Yunanistan 6 Ağustos 202’de Mısır ile de MEB anlaşması imzaladı. Türkiye, karşılıklı deniz sınırı bulunmayan Yunanistan ve Mısır’ın imzaladığı bu sözde anlaşmanın kendisi için yok hükmünde olduğunu açıkladı.

22 Eylül 2020’de Yunanistan, Kıbrıs, Mısır, İsrail, İtalya ve Ürdün Doğu Akdeniz’de bulunan doğalgaz kaynaklarının çıkarılması ve ihracatını teşvik etmek amacıyla “Doğu Akdeniz Gaz Forumu” (EMGF) oluşturdular. Katılmak isteyen tüm Doğu Akdeniz ülkelerine açık olduğu ve diğer devlet veya kuruluşların gözlemci olarak katılabileceği açıklanan forum Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi dışlamak için teşkil edilmişti. ABD de, 13 Ocak 2021‘de Forum’a katılmak için resmi başvuruda bulundu.

Türkiye, Doğu Akdeniz’de içinde Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin olmayacağı hiçbir girişimin başarılı olamayacağını, Forum’a katılan ülkelerin boş hayaller peşinden koştuklarını ilan etti.

Bu arada, Haziran 2020’ye gelindiğinde Türk SİHA’larının saldırıları karşısında başarısız olan Hafter’in kumanda ettiği Libya Ulusal Ordusu birlikleri kuşattıkları Trablus’u terk ederek 500 kilometre doğudaki Sirte’ye çekilmek zorunda kaldı. Birleşmiş Milletler’in inisiyatifi ile 23 Ekim 2020’de Cenevre’de imzalanan ve halen yürürlükte olan ateşkes anlaşmasıyla Libya’da taraflar arasındaki çatışma durduruldu. Bu sonuçla, General Hafter’i sahaya süren, onun başarısı üzerine hesap yapan bütün odakların hevesleri kursaklarında kaldı.

Doğu Akdeniz’den Avrupa’ya taşınan bir gaz imparatorluğu düşleri kurmakta olan Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, Bahreyn ve Suudi Arabistan’ın katıldığı “Dostluk Forumu”nun ilk toplantısına 11 Şubat 2021’de Atina’da ev sahipliği yaptı. Yunan diplomatik kaynaklar bu Forum’un “Yunanistan’ın Ortadoğu ve Körfez ile Balkanlar ve Avrupa’nın geri kalanı arasında köprü olarak oynadığı hayati önemi ortaya koyduğunu açıkladılar.

7 Nisan 2021’de, Yunanistan başbakanı Miçotakis Trablus’a giderek Türkiye’nin desteği ile Libya Başbakanlığına getirilen Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdülhamid Dibeybe’yi ve kaderin bir cilvesi olarak istenmeyen adam ilan ettiği Libya’nın geçici Başkanlık Konseyi Başkanlığına getirilen Muhammed Yunus Menfi’yi ziyaret etti. Başbakan Dibeybe görüşmede “Türkiye ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Biz başka ülkelerin değil, Libya’nın çıkarları doğrultusunda hareket ediyoruz” sözleri ile Yunanistan’a kapıları kapattı.

12 Nisan 2021’de Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdülhamid Dibeybe ve 14 bakanı birlikte ilk resmi ziyaretlerini Türkiye’ye gerçekleştirdiler. Aynı gün, Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias muhaliflerin merkezi Bingazi’de Yunan Başkonsolosluğu’nu açarak kendince Trablus hükümetine mesaj verdi.

23 Eylül‘de Yunanistan’ın ev sahipliğinde Pyramos bölgesinde başlayan “Herkül 21” adlı ortak askeri tatbikat Mısır, Yunanistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan özel kuvvetlerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Yunanistan kurduğu ilişkileri askeri bir bölgesel ittifaka taşıdığına inanıyordu.

Yunanistan’ın Doğu Akdeniz Stratejisi elinde patladı

Ne var ki, Yunanistan’ın askeri ve siyasi müttefiki olarak gördüğü BAE’nin Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed’in 24 Kasım 2021’de Türkiye ziyareti ile bölgede yeni bir süreç başladı.

2022 yılına gelindiğinde pek çok analistin öngörmediği şekilde BAE, Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır’ın Türkiye ilişkileri birden yön değiştirdi. Fransa ve ABD’nin de desteği ile Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de üstlenmeye çalıştığı rol kısa sürede Türkiye’nin üst üste yaptığı hamlelerle boşa düştü.

Ekonomik açıdan sürdürülebilir olmadığı gerekçesi ile ABD’nin Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı (EastMed)’ndan desteğini çektiğini 12 Ocak 2022’de Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY)’a bildirmesi Yunanistan’ı büyük bir hayal kırıklığına uğrattı ve kendisini ortada bırakılmış hissetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Prens Zayed’in davetine icabet ederek 14-15 Şubat 2022’de BAE’ye gitmesi ile ilişkileri stratejik işbirliği yönünde çok üst seviyeye yükseltti.

Yunanistan’ın projede ana ortağı gördüğü İsrail’in Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un 9 Mart 2022’de Ankara ziyareti ile Türkiye-İsrail ilişkileri de yumuşama dönemine girdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası olacağına inandığını söylediği bu tarihi ziyaretin en önemli gündem maddelerinden birisi İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasıydı.

Bu olumlu hava Mısır ile ilişkilere de yansıdı. 2013 yılında Mısır’da gerçekleşen askeri darbe sonrası Türkiye-Mısır ilişkileri bozulmuş ve diplomatik ilişkileri maslahatgüzar düzeyine indirilmişti. Mısır’ın Doğu Akdeniz’de ilan ettiği MEB yetki alanını Türkiye’nin 2019’da BM’ye bildirdiği Türk kıta sahanlığının güney sınırında sınırlandırması, ardından -BAE ve Rusya ile birlikte Hafter’i destekleyen politikadan vazgeçerek- Libya’da Türk politikasına itiraz etmeyen tutum sergilemesiyle ilişkiler normalleşmeye başladı. 7 Nisan 2022 ‘de Türkiye’nin bir büyükelçiyi Kahire’ye maslahatgüzar atamasıyla diplomatik ilişki düzeyi yükseltildi.

29-30 Nisan 2022’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan’a yaptığı resmi ziyaret her bakımdan çok önemliydi. Ziyarette, Suudi Arabistan ile ikili ilişkilerin geliştirilmesi konusunda mutabakat sağlandı. Artık Körfez ülkeleri ile yeni bir dönem başlatılmıştı.

Bölgede şaşırtıcı bir süreç yaşanıyordu. Rusya-Ukrayna savaşının başlaması ile Yunanistan’ın sözde müttefiki bahis konusu ülkelerin Türkiye’yle yakınlaştığı, ABD politikalarına aykırı biçimde Türkiye’ye paralel dış politika izlemeye başladıkları görüldü. Hatta, BAE ve Suudi Arabistan veliaht prenslerinin ABD başkanının telefonlarına çıkmadıkları medyaya yansıdı.

Yunanistan’ın ABD ve AB ile birlikte kurguladığı Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Balkanlar’da Türkiye’yi çevreleme stratejisinin elinde patlamasını en iyi Yunanistan ana muhalefet partisi Radikal Sol İttifakın (SYRIZA) lideri Aleksis Çipras, 7 Nisan 2022’de yaptığı açıklamalarda anlatıyordu.[1]

ABD’nin EastMed doğal gaz boru hattından desteğini çekmesine ilişkin olarak, “Burada görüyorum ki biz Batı’ya her şeyi veriyoruz ve Türkiye her şeyi alıyor. Yani sonuçta her açıdan kayıptayız.” değerlendirmesi yapan Çipras, Yunanistan hükümeti ve ülkedeki bazı çevrelerin Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın izole edildiğine ilişkin iddialarının geçerli olmadığını söyledikten sonra “Türkiye güçleniyor. Jeopolitik açıdan kritik bir güç olarak ortaya çıkıyor. Önemli bir bölgesel güç.” değerlendirmeleri ile Türkiye bakımından gelinen noktaya konuşmasında işaret ediyordu.

Çipras, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in Rusya karşıtı, Batı yanlısı bir politika izleme karşılığında Türkiye’nin Batı’nın gözünde yükselmemesi beklentisi içine girdiğine dikkati çekerek “Aksi oluyor, biz ortaya çıktıkça Türkiye yükseliyor.” sözleriyle de Yunanistan’ın pozisyonunu eleştiriyordu.

ABD-Yunanistan Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması ve Üsler

Yunanistan parlamentosu, ülkede protestolara neden olan “ABD-Yunanistan Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması”(MDCA)’nın ülkede yeni asker üsler açmasına izin veren son halini 13 Mayıs 2022’de, Mitçotakis’in ABD ziyaretinden önce onayladı. Onaylanan anlaşma ile, ABD’nin Yunanistan’daki mevcut İskiri Erken Uyarı Üssü, Salamis Deniz Üssü, Kastelli, Kalamata ve Andravida Hava Üslerine ek olarak Dedeağaç’taki Yanuli karargahı, Litohoro’daki atış talim sahası ve Stefanovikio Askeri Havaalanı civarındaki Yeorgula Karargahı da ABD’ye tahsis edildi. Anlaşmayla, Girit’teki Suda Deniz Üssü sahası ise genişletilecek.

Miçotakis, bu anlaşma öncesi parlamentoda yaptığı konuşmada, “Onaylamaya çağırdığımız (anlaşma) metin yeni bir gerçekliği tasvir ediyor. ABD, Doğu Akdeniz’deki varlığını genişletiyor ve ülkemiz ABD’nin bölgedeki en net ortağı ve muhatabı haline geliyor” dedi.

Defender Europe 2021 tatbikatı için Batı Trakya’ya ABD tarafından yapılan askeri yığınağın büyük bölümü tatbikat sonunda bölgede bırakılmıştı. Son anlaşma ile Dedeağaç’tan Girit’e kadar olan Türkiye sınırına ABD yığınağı artırılarak bütün Ege sahilimizin kuşatılmak istendiği anlaşılıyor.

Sonuç

Yunanistan’ın 2017’den beri inşa etmeye çalıştığı Doğu Akdeniz’de en etkili bölgesel güç olma, bölgede Türkiye aleyhine bir ittifak sistemi kurma, Türkiye’yi Akdeniz’de sınırlama ve hidro karbon kaynaklarına ulaşımını engelleme stratejisi Ankara’nın çok yerinde ve zamanında yaptığı siyasi, hukuki ve askeri hamlelerle boşa çıkarılmıştır.

Gerek BAE, Suudi Arabistan ve Mısır ile gerekse İsrail ile geliştirilen çok hızlı ilişkiler, kısa sürede Yunanistan’ı şaşkınlığa uğratarak yalnızlığa mahkum etmiş, ABD-AB desteği ile kotarmaya çalıştığı strateji elinde patlamıştır.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias 13 Mayıs 2022’de parlamentoda yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin Arap dünyasındaki Yunanistan’a dost yaklaşımları baltalama çabası Yunanistan için bir tehdittir.” sözleri, Türkiye’nin izlediği politikanın başarısını göstermektedir.

Türkiye’nin Körfez ülkeleri ile kırgınlıkları bir tarafa bırakarak yakınlaşması her ne kadar muhalefet tarafından “paraya olan ihtiyaç” basitliği ile açıklanmış olsa da, yukarıda anlattığımız son 3-4 yıldaki hamleler büyük bir devletin oyun kurma ve tuzak parçalama kapasitesini gözler önüne sermektedir.

Netice olarak; Yunanistan başbakanının son ABD ziyareti ve ona yapılan muamele, büyük ikramiye hayali kuran piyangocunun amortiyle avunmasına benzemektedir. ABD’nin Miçotakis’e gösterdiği ilgi, Doğu Akdeniz stratejisinden vazgeçen Amerika’nın eline tutuşturduğu elma şekeri niyetinedir. Adına amorti yada elma şekeri diyelim Yunanistan’ın huzurlu olmasına, güvenlik içinde yaşamasına katkı sağlamayacaktır…

Dedeağaç kasabasına kurulan askeri üsler her ne kadar Türkiye’ye karşı kuruluyor olsa da, unutmayalım İncirlik’te kurulu bulunan ABD üssü 15 Temmuz’da Türkiye’nin işgali yönünde kullanılmıştır. O nedenle, Yunanistan’ın kendini güvenceye alayım derken büsbütün aslanın ağzına kayması mümkündür.

Diğer taraftan, üsler güvenlik sağlamadığı gibi ülkelerin üzerine düşman çekmeye sebep oluyor. Bunun en son örneği Ukrayna…

[1] Yunanistan ana muhalefet lideri Çipras: Türkiye, jeopolitik açıdan kritik güç

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/yunanistan-ana-muhalefet-lideri-cipras-turkiye-jeopolitik-acidan-kritik-guc/2557672

*Bu yazı 23 Mayıs 2022 tarihinde SDE.org sitesinde yayınlanmıştır.

Kategoriler: Yazılar