Okuma Süresi: 7 dakika

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’yı “Nazilerden arındırma” gerekçesiyle 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal etmesi ABD’de aşırı sağcı ve beyaz üstünlükçü aşırılık yanlıları tarafından sempati ile karşılandı. İlk bakışta Putin’in Nazi karşıtlığı söylemi ile bir tezat teşkil ediyor gibi görünse de, Amerikan aşırı sağı Putin Rusya’sı ile ortak bir düşmana karşı savaştıklarını düşünüyor. Bu düşman; Batı’nın liberal değerleri ve ekonomiyi, medyayı kontrol ettiğine inandıkları seçkinler çetesi. Zelensky’nin Yahudi olması dolayısıyla onun da bu “küresel çetenin” bir parçası/yada oyuncağı olduğuna inanıyorlar. Rusya, Amerikan toplumundaki bu algıyı besleyecek bir söylem kullanmaya özen gösteriyor.

ABD aşırı sağı; anti-feminist ve LGBTQ+ karşıtı ideolojisi, küreselcilerle savaştığına inanmaları ve Hristiyan-milliyetçi bir ulus kimliği dolayısıyla Putin’e ve yönetimindeki Rusya’ya ideolojik yakınlık duyuyor. Nitekim, henüz savaş öncesinde 20-24 Ocak tarihleri ​​arasında gerçekleştirilen Yahoo News/YouGov anketinde Cumhuriyetçilerin ve Cumhuriyetçi eğilimli bağımsızların %62’si Putin’i Joe Biden’dan “daha ​​güçlü bir lider” olarak görmekteydi.

Amerikan sağındaki bazı kişiler arasında Putin’e yönelik açık hayranlık aslında tamamen Amerikan iç siyasetiyle ilgiliydi. Sayılarının her geçen yıl artmakta olduğu görülen bu kesim, Amerika’da görmek istedikleri geleneksel değerlere dayanan, güçlü bir ulusal kimliğe sahip, homojen bir toplum ve liderliği Putin ve Rusya’da idealize ediyorlardı.

Rusya-Ukrayna savaşı sırasında, Amerikan aşırı sağının resmi devlet politikasına aykırı çevirmiçi yazışmaları ve bazı cumhuriyetçi siyasetçilerin Rusya’yı destekleyen açıklamaları tekrar Amerikan aşırı sağını özellikle “QAnon Oluşumu” nu gündeme getirdi.

Tabii geçen ay Elon Musk’ın Twitter’ı satın alması, bu platformdan yasaklanan aşırı sağın tekrar döndürüleceği ve onları güçlendireceği yolundaki beklentileri de tetikledi.

Bu son gelişmeler ışığında, iç siyasete ve toplumsal ayrışmaya etkisi bakımından Amerikan aşırı sağını özellikle QAnon oluşumunu tanımakta fayda var.

“QAnon” nedir?

“Q Clearance Patriot” adlı bir kullanıcı ilk kez Ekim 2017’de genellikle anonim kullanıcılara hizmet veren “4chan” sosyal medya panosunda bir İnternet fenomeni olarak ortaya çıktı. ABD’de devletin en gizli bilgilerine ulaşabilen, iç ve dış ilişkilerinin çeşitli yönleri hakkında gizli/şifreli bilgiler veren ve devlet içinde üst düzey bir yetkili olduğu izlenimini veren bu fenomenin iddiaları “QAnon Komplo Teorisi” olarak adlandırıldı. Q’nun kimliği hakkında pek çok rivayetler ortaya atıldı.  Zamanla bu komplo teorilerinin arkasında tek bir kişinin olmadığı, aşırı sağcı bir grubun bulunduğu kanaati yaygınlaştı. 4chan moderatörü ile bir YouTuberın birlikte Q’nun bu iddialarını yayması ile teori geniş kitlelere ulaştı.

Teoriye göre; ABD, şeytana tapan bir grup pedofilin oluşturduğu bir derin devlet tarafından yönetiliyordu, küresel bir seks ticareti operasyonu yürüten bu çete ABD hükümetini, medyayı ve finans kurumlarını kontrol etmekteydi. ABD’de işler o kadar yolundan çıkmıştı ki, gerçek Amerikan vatanseverleri bu çeteden ülkeyi kurtarmak için şiddete başvurmak zorunda kalabilirlerdi. QAnon taraftarlarına göre sapık elitleri süpürmek ve ülkenin gerçek liderini geri getirmek için bir “fırtına” yaklaşıyordu.

QAnonların büyük bir bölümü, 2016 Kasım ayında yapılan seçimlerde kazanan Donald Trump’ın ABD’yi bu sapık siyasi, sosyal ve kültürel elitin yönettiği “derin devletten” kurtarmaya çalışan bir savaşı yürüttüğüne inandılar. Başkan Trump da yönetim döneminde beyaz ırkçı, İslam düşmanı, kadınları aşağılayan söylemleri ile ve izolasyoncu, korumacı, otoriter, popülist, milliyetçi politikalarla beyaz üstünlükçü aşırı sağın kendisine olan desteğini devam ettirmeye çalıştı.

Ne var ki, 3 Kasım 2020’de yapılan başkanlık seçimlerini Demokratların adayı Joe Biden’ın kazandığının ilan edilmesiyle birlikte, Trump’ın yeniden seçilmesiyle bir “temizlik fırtınası” eseceği beklentisi içinde bulunan Cumhuriyetçi seçmenler hayal kırıklığına uğradılar. Trump, seçimlerde demokratların sahtekarlık yaparak başkanlığı kendisinden çaldıklarını iddia etti. Seçimleri aslında Donald Trump’ın kazandığına ancak derin devlet çetesinin seçimlere usulsüzlük karıştırarak Joe Biden’ı seçtirdiklerine ikna olan QAnon takipçileri, sonucu tersine çevirmek ve Amerikan kurumlarının kontrolünü ele geçirmek için harekete koyuldular, Washington DC’de milyon kişilik MAGA (Amerika’yı Yeniden Yücelt) Yürüyüşü adı altında eylem organize ettiler.

Trump, Demokratların adayı Biden’ın seçim zaferinin onaylandığı 6 Ocak 2021 günü destekçilerini Capitol’e yürümeye çağırdı. Aynı gün, Beyaz Saray yakınlarındaki Ellipse Parkı’nda toplanan kalabalığa yaptığı konuşmada; “Sonuna kadar savaşalım ve eğer sonuna kadar savaşmak istemezseniz o zaman ülkemiz kalmayacak. Şimdi hep beraber Pennsylvania Bulvarı‘na yürüyoruz. Hep beraber Kongre binasına gidiyoruz.” sözleri ile harekete geçirdiği kitle Kongre binasını bastı. Capitol baskın sırasında ölümle sonuçlanan çatışmalar yaşandı.

ABD siyasi tarihinde bir dönüm noktası olarak hatırlanacak Capitol isyanlarının ardından 12 Ocak’ta, büyük teknoloji platformları Donald Trump’ı yasakladı ve QAnon ile ilişkili hesap ve grupları platformlardan temizledi. Ana medyadan seslerinin kapatılmasının aşırı sağı güçten düşüreceği umuluyordu.

Trump’ın kaybını zafere dönüştüren bir komplo teorisi “Devolution” komplo teorisi

ABD’ye hükmeden sapık elitleri süpürecek bir fırtına beklentisi içerisinde bulunan QAnon hareketi taraftarlarının moral çöküntüsüne karşı Patel Patriot isimli anonim bir hesap tarafından Substack’da yayınlanan makalelerden oluşan “Devolution Teorisi” imdada yetişti ve Trump taraftarlarını tekrar ateşledi.

Bu teori, seçimden sonra Birleşik Devletler hükümet gücünün, eyalet veya bölgesel düzeyde seçilmemiş bir askeri hükümete “devredilmiş” (Devolution) olduğu iddiasına dayanıyordu. Her ne kadar Joe Biden başkan gibi görünse bile, Trump hâlâ bu askeri hükümetin başındaydı (başkomutandı), orduya ve istihbarat ajanlarına komuta ederek hem dış (Çin) hem de iç düşmanlara (Antifa)[1]karşı gizli bir savaş yürütüyordu. Zamanı geldiğinde, Biden’ın “zaferi” iptal edilecek ve Trump şaşkına dönen Amerika’ya gerçeği açıklayacaktı. Bu herkesin anlayamayacağı gizli bir operasyondu.[2] ABD’yi hala Trump’ın yönetmekte olduğunu iddia eden bu teoriye “Devolution” adı verildi.

Trump taraftarlarının toparlanması

12 Ocak’ta, Twitter’ın (ve diğer büyük teknoloji platformlarının) 88 milyondan fazla takipçisi olan Donald Trump’ı ve QAnon ile ilişkili hesap ve grupları yasaklamasından sonra Telegram, Tik-Tok gibi alternatif platformlar QAnon için elverişli platformlar haline geldi. QAnon’a bağlı aktörler çok sayıda alt teknoloji platformuna geçerek büyüdüler, bir kısmı kendi platformlarını oluşturmaya başladılar.

Trump’ın iktidar kaybetmesini kabullenemeyen birçok Trump yanlısı için bu yeni platformlardan çıkan sesler moral kaynağı oldu. Ana platformlardan dışlanmaları QAnon taraftarlarını ve izleyicilerini daha da radikalleştirdi. Hesapların takipçisi arttıkça, Joe Biden’ın yasal olarak başkan olmadığı fikri Cumhuriyetçiler arasında gittikçe yaygınlaştı. Anketlere göre (Yahoo News/YouGov 30 Temmuz-2 Ağustos 2021 anketi) Cumhuriyetçilerin yüzde 66’sı seçimin başkan Trump’tan çalındığına ve hileli olduğuna inanıyordu.

Bu arada, Elon Musk’ın 25 Nisan’da Twitter’ı satın alması QAnon taraftarlarını ayrıca sevindirdi. Yasakların kaldırılacağına ve geçen yıl platformdan temizlenen on binlerce QAnon hesabının geri yükleneceğine inanıyorlar. Her ne kadar Trump Twitter’a dönmeyeceğini açıklasa da fikrinin değişebileceği tahmin ediliyor. Elon Musk’ın neden Twitter’ı satın aldığı ve ne yapmak istediği tartışılmaya devam ediyor.

QAnon taraftarları ile ilgili tespitler

Araştırmacılar, QAnon hareketinin dayandığı ana taraftar kitlenin aşırı sağ, anti-Semitik ve anti-LGBTQ yanlısı sağcılar olduğunu, bununla birlikte komplo teorilerinin çekiciliği sebebiyle hareketin aşırı sol topluluklar gibi diğer kesimleri de cezbettiğini tespit ettiler.

26-29 Mart 2022 tarihleri ​​arasında gerçekleştirilen YouGov anketine göre[3] Cumhuriyetçilerin yaklaşık yarısı (yüzde 49) ve Trump seçmenlerinin yüzde 52’si Demokratların çocuk seks ticareti çeteleri işlettiğine inanıyor. Cumhuriyetçilerin yalnızca yüzde 18’i QAnon hakkında olumlu görüşe sahip olsa da (tüm cevap verenlerin yüzde 16’sına kıyasla), tüm cevap verenlerin yüzde 30’u “Önde gelen Demokratların çocuk seks ticareti çetelerine karıştığına” inanıyor, bu da örgütün geniş erişimini gösteriyor.

Ankete göre, her beş Amerikalıdan ikisi, “resmi olarak hükümetten ve diğer kuruluşlardan kimin sorumlu olduğuna bakılmaksızın, olayları gizlice kontrol eden ve dünyayı birlikte yöneten tek bir grup insan var” ifadesinin kesinlikle veya muhtemelen doğru olduğunu söylüyor.

2021 yılında PRRI (Kamu Dini Araştırma Enstitüsü) tarafından 50 eyalette yürütülen dört ankette; Mart ayında Amerikalıların %14’ü QAnon inancına sahipken, bu oran Temmuz’da %16, Eylül’de %17 ve Ekim’de %17 çıktı. Yani, ABD nüfusunun yaklaşık 44 milyonu QAnon inancına sahip. Bu kitlenin çoğu, One America News Network, Newsmax ve Fox News haber ve yayınlarına güvenenlerden oluşuyor.[4]

Anket sonuçları, QAnon inananlarının hükümete ve diğer kurumlara derinden güvensiz olduklarını ve “kültürlerine ve yaşam tarzlarına yönelik yaygın bir tehdit” bulunduğuna inandıklarını gösteriyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin her yerinde, her eğitim seviyesinde ve çok sayıda dinden QAnon taraftarları var. 

PRRI anketi sonuçlarına göre; her 10 QAnon inananından 7’si 2020 seçiminin Trump’tan çalındığına, 8’i Amerika’nın kültürünü ve kimliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna, 7’den fazlası İslam değerlerinin Amerikan değerleri ve yaşam biçimiyle çeliştiğine veya Amerikan yaşam biçiminin yabancı etkilerden korunması gerektiğine inanıyor. Ve QAnon inananlarının %32’si soru şıklarından “çoğu insanın beyaz olmadığı Amerika fikri beni rahatsız ediyor” cümlesini işaretliyor.

En tehlikeli olanı ise, yaklaşık 10 Amerikalıdan 1’i (%9)’nin ülkeyi kurtarmak için bir şiddet eylemi gerçekleştirmenin gerekli olabileceği konusunda hemfikir olmaları.

Bu anket sonuçlarını değerlendiren Demokratlara göre QAnon, ABD’de ve yurtdışında ulusal güvenlik tehdidi oluşturmaya devam ediyor, bu yüzden demokratik süreçler için ciddi bir tehdit olarak dikkate alınması gerekiyor.

QAnon’un küreselleşmesi

Demokratlara göre QAnon’u tehlikeli kılan sosyal medya aracılığıyla hızlı ve küresel olarak yayılmasıdır. Nitekim, QAnon’un kendisini ana akım bir küresel siyasi hareket olarak konumlandırdığı, farklı uluslararası yerellikleri cezbetmesi sonucu başka halkları da saflarına çektiği, bu halkların teoriyi kendilerine uyarladığı görülüyor.

2021yılı, Kanada, Fransa, İngiltere, Yeni Zelanda ve Avustralya’da QAnon’dan ilham alan ideolojilerin yayıldığı yıl oldu.

Komplo teorilerini besleyen, ABD kurumlarına olan güvensizlik

1 Haziran-5 Temmuz 2021 tarihleri arasında yapılan Gallup Güven Anketi’ne göre[5], Amerikalıların çoğunluğu sadece üç kuruma güven duyuyor; polis, küçük işletmeler ve ordu. Her biri %21 veya altında bir güven derecesine sahip olanlar ise Kongre, televizyon haberleri, büyük şirketler, ceza adaleti sistemi ve gazeteler. Kongre ve büyük şirketler 2007’den beri güven listesinin en altında yer alıyor.

Harvard Üniversitesi Kennedy Okulu Politika Enstitüsü tarafından 2021 yılında yapılan bir ankette[6] genç Amerikalıların %52’sinin ülke demokrasisinin ya “başının belada” ya da “başarısız bir demokrasi” olduğunu işaretlemesi, sadece %7’sinin ABD’de demokrasinin “sağlıklı” olduğunu belirtmesi sisteme olan güvensizliği açıkça gösteriyor.

Amerikan toplumunun büyük bir bölümünde var olan temel kurumlara güvensizlik ve çalışmalarından duyulan rahatsızlık QAnon (ya da karşıtı Antifa) vari yeni komplo teorilerini besliyor. Sistem ve kurumlara olan güvensizlik giderilmediği takdirde yeni yeni teori ve şiddete dayalı yapılanmaların ortaya çıkması sürpriz olmayacaktır. Nitekim, Anketör John Zogby tarafından yapılan 2021 Ulusal Anketinde[7]tespit edilen iç savaş beklentisine dair yüksek oranlar toplumdaki güvensizliğin yarattığı vehameti gösteriyor.

Toplumun %17 oranında destek verdiği QAnon hareketinin bulduğu moralle taraftar sayısını artırması, küresel etkisini yaygınlaştırması, Temsilciler Meclisi 2022 ara seçimleri ve 2024 seçimleri yaklaşırken “küresel çete”nin aparatı gördükleri Demokratları ABD sosyal ve siyasi hayatından temizlenmek için “beklenen fırtına” yı estirmeleri büyük bir endişe kaynağı.

 Yararlanılan Kaynaklar

ABD Bir İç Savaşın Eşiğinde mi?

https://www.sde.org.tr/sinan-tavukcu/genel/abd-bir-ic-savasin-esiginde-mi-kose-yazisi-25279

How are Putın’s far-rıght fans ın the west reactıng to hıs war?

QAnon and Beyond: Analysing QAnon Trends a Year After January 6th

QAnon shifts into the mainstream, remains a far-right ally

https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2405844022000524

Belief in QAnon has strengthened in US since Trump was voted out, study finds

https://www.theguardian.com/us-news/2022/feb/23/qanon-believers-increased-america-study-finds

QAnon Isn’t Dead. It’s Growing

https://www.vice.com/en/article/93bg5a/qanon-conspiracy-theory-prri-poll

A Quarter of Republicans Believe Central Views of QAnon Conspiracy Movement

https://www.usnews.com/news/politics/articles/2022-02-24/a-quarter-of-republicans-believe-central-views-of-qanon-conspiracy-movement

Understanding QAnon’s Connection to American Politics, Religion, and Media Consumption

 https://www.prri.org/research/qanon-conspiracy-american-politics-report/

Dipnotlar

[1] ANTİFA (Antifaşist Hareket/ Antifaschistishe Aktion), ilk olarak 1930’lu yıllarda Nazi Almanyası’nda ortaya çıktı. Hareketin ana fikri, “Yeterince tepki gösterilseydi Adolf Hitler ve Naziler asla Almanya’nın başına gelemezdi.” 

1970’lerin sonu ve 1980’lerin başında, beyaz ırkın üstünlüğünü savunan ve neo-Nazi anlayışını destekleyen aşırı sağcı gruplara tepki olarak ABD’nin Orta Batı bölgesinde ortaya çıktı.

Antifa, Trump’ın Ocak 2017’deki “başkanlık yemini” töreni döneminde birçok yerde protesto düzenledi. ABD’nin Virginia eyaletindeki Charlottesville kentinde ayrılıkçı Konfederasyon ordusunun generallerinden Robert E. Lee’ye ait heykelin kaldırılması planına karşı aşırı sağcıların düzenlediği sokak gösterilerine karşı Antifa da sokaklara çıkmış ve karşı gösteriler düzenledi ve çatışmalar çıktı.

Aşırı sağcılar gibi, Antifa’nın bileşenleri de sıkı bir örgüttsel yapıyla birbirine bağlı değil. Reddit’in yanı sıra Twitter ve Facebook gibi sosyal medya ağları üzerinden organize oluyorlar.

Antifa ile bağlantılı şiddet eylemlerinin en önemlileri, 4 Ağustos 2019’da Antifa’nın açık bir destekçisi olan Connor Stephen Betts’in Dayton, Ohio’da bir barı basarak 9 kişiyi öldürmesi ile 29 Ağustos 2020’de Donald Trump destekçisi Aaron Danielson’ın bir antifa aktivisti tarafından öldürülmesiydi.

ABD içinde kutuplaşan birbirine karşı nefret dolu iki grup hem internette hem de sokaklarda birbirleriyle savaşırken ana akım medyanın, sırf beyazların üstünlüğünü savunanlarla ve onların nefret söylemine dayalı ideolojileriyle mücadele ettikleri için Antifa’nın uyguladığı şiddeti mazur gösterme eğiliminde olduğu görüşünde olanlar da var.

[2] Bkz. Why Devolution is quickly becoming the future of the QAnon movement

[3] Which groups of Americans are most likely to believe conspiracy theories?

https://today.yougov.com/topics/politics/articles-reports/2022/03/30/which-groups-americans-believe-conspiracies

 [4] The Persistence of QAnon in the Post-Trump Era: An Analysis of Who Believes the Conspiracies

[5] Americans’ Confidence in Major U.S. Institutions Dips

https://news.gallup.com/poll/352316/americans-confidence-major-institutions-dips.aspx

[6] Harvard Youth Poll

https://iop.harvard.edu/youth-poll/fall-2021-harvard-youth-poll

 [7]  The Zogby Poll®: Will the US have another civil war?

https://zogbyanalytics.com/news/997-the-zogby-poll-will-the-us-have-another-civil-war

*Bu yazı 9 Mayıs 2022 tarihinde SDE.org sitesinde yayınlanmıştır.

Kategoriler: Yazılar