ABD Dışişleri Bakanlığı Politika Planlama Direktörü Brian Hook, dün (2 Temmuz) Dışişleri Bakanlığında düzenlediği basın toplantısında İran petrollerine yönelik yaptırımların amacını açıkladı. Açıklamaya göre ABD’nin amacı, İran rejimine karşı baskıyı arttırarak petrol gelirlerini sıfıra indiremek suretiyle Tahran yönetiminin bölgedeki politikasını değiştirmesini sağlamak..
Toplantıda, “Hindistan ve Türkiye’nin açık bir şekilde İran’dan petrol almaya devam edeceğini belirttiğine” ilişkin sorulan bir soruyu ise Hook şöyle cevapladı:
“Bu konuda bir imtiyaz ya da ruhsat vermeyi düşünmüyoruz çünkü bu İran üzerindeki baskının azalmasına sebep olur ve bu kampanyanın amacı (İran üzerinde) baskı kurmaktır. Baskı kurmanın bizim ulusal güvenlik hedeflerimize ulaşmamız açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Ülkelerle masaya oturup durumlarına göre petrol alımlarını azaltmalarını konuşmaya hazırız, fakat diğer yaptırımlarımız gibi bu konuda bir imtiyaz olmayacak.”
İran’ın ham petrol ihracatı 2017 yılında yaklaşık 1 milyar varil seviyesine ulaşmış, petrol ihracat gelirleri 48 milyar dolar olarak hesaplanmıştı. İran’ın petrol gelirleri milli gelirin yaklaşık %70’ine tekabül etmektedir. Söz konusu ham petrol ihracatın yüzde 62’si Asya’ya, yüzde 38’i Avrupa’ya yapılmıştı. En fazla ihracat yapılan ülkeler Türkiye, İtalya, İngiltere, Macaristan ve Hollanda’ydı. İran 2018 yılında petrol ihraç ettiği ülkeleri çeşitlendirdi. Mart 2018 itibarıyla en çok petrol sattığı ülkeler ağırlıklarına göre Çin, Güney Kore, Türkiye, Japonya, İtalya, Hindistan, Yunanistan, Fransa ve Polonya olarak sıralandı.
Donald Trump’un işbaşına gelmesi ile birlikte ABD’de, 2015 yılı öncesi izolasyoncu İran politikalarına dönme eğilimi ortaya çıktı. Trump 7 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, ABD’nin İran’la nükleer anlaşmadan ayrılacağını söyledi ve Tahran’a en üst düzey ekonomik yaptırımları yeniden getireceğini ilan etti.
Mayıs’tan itibaren ABD’nin İran’a karşı ekonomik yaptırımları gündeme oturmaya başladı. ABD Hazine Bakanlığından bir yetkili, 26 Haziran’da gazetecilere yaptığı açıklamada, müttefik ülkelerin ve şirketlerinin İran’dan yaptıkları petrol ithalatını 4 Kasım’a kadar sonlandırmalarını talep ettiklerini açıkladı. Söz konusu şirketlerin bu tarihten sonra İran’dan petrol ithal etmeleri durumunda ABD’nin yaptırımlarıyla karşılaşabilecekleri uyarısında bulundu. Yaptırımlar petrol ithalinin yanısıra, petrol ürünleri veya petrokimya ürünleri satınalınması da dahil olmak üzere petrol ile ilgili olan bütün işlemleri kapsıyor. ABD’nin İran yaptırımlar listesi (List of SDN) OFAC web sayfasında (https://sanctionssearch.ofac.treas.gov/)duyurulmaktadır.
Trump yönetiminin yaptırımlara uymayan devletleri ve şirketleri ABD piyasasında iş yapamayacak hale getirmekle tehdit etmesi, ABD’nin Office of Foreign Assets Control (OFAC) adlı kuruluşunun, İran’la iş yapan şirketleri yaptırım listesine alması halinde bu şirketlerin hiçbir banka ile çalışamayacak ve para transferi gerçekleştiremeyecek olması İran’la ticaret yapan ülkeleri ve şirketleri ürkütmüş durumda.
Bu yaptırımdan İran’dan sonra en fazla etkilenecek olan ülkeler, İran’dan en çok petrol ithal eden Çin, Güney Kore, Türkiye, Japonya, İtalya, Hindistan, Yunanistan, Fransa ve Polonya olacak görünüyor. İran’dan petrol ithal eden müttefik ülkeler, ABD’den bu yaptırımlar konusunda muafiyet talep etmeye hazırlanıyorlar.
ABD yaptırımından en fazla etkilenece ülkeler arasında olan Türkiye, 2017 yılında yaklaşık 25.77 milyon ton ham petrol ithal etti, İthal edilen ham petrolün yaklaşık % 27’sini (11.49 milyon ton) İran’dan temin etti. Yine, 2017 yılında ithal edilen 55 milyar 250 milyon metreküp doğalgazın 9 milyar 250 milyon metreküplük kısmı (yaklaşık % 16,7) da İran’dan ithal edildi.
Bir yandan yaptırımlar dolayısıyla arzın kısılmasından kaynaklanan ham petrol ve doğalgaz fiyatlarının artması, diğer taraftan Türkiye’de dolar kurunun aşırı yüksekliği nedeniyle, enerji maliyetlerinin bütçeye yükünün ağırlaşacağını gösteriyor.
Neden 4 Kasım?
Yaptırımların başlangıcı için 4 Kasım gününün seçilmesi oldukça dikkat çekici bir tarih, ABD için dramatik bir gün. 4 Kasım 1979 günü İran’da Humeyni taraftarı olan öğrenciler Tahran’daki ABD elçiliğini basıp, elçilikte bulunan 63 kişiyi rehin almışlardı. İranlı öğrenciler rehineleri bırakmak için ülkeden kaçan Şah’ın İran’a iadesini talep ediyorlardı. Bu talepleri reddeden ABD başkanı Carter’in talimatı ile yapılan rehin kurtarma operasyonu ABD birliklerinin hezimete uğraması ile sonuçlanmıştı. 444 gün süren rehine krizi sonucunda, rehinelerin serbest bırakılması için İran’la gizli pazarlık yürütüen Ronald Reagan başkanlık seçimini kazanmış, başkan Carter kaybetmişti. ABD’de başkan değiştirten bu eylem, 1979’dan beri “Emperyalizmle Mücadele ve Öğrenci Günü” olarak kutlanıyor. ABD’nin yaptırım başlatma tarihi olarak 4 Kasım’ı seçmiş olması, 38 senedir bu işgalin psikolojik ezikliğini içinde taşımaya devam ettiğini gösteriyor..
Kasım ayında bölgeyi ve dünyayı büyük kaos bekliyor
İran Cumhurbaşkanı dün (2 Temmuz) İsviçre’de yaptığı açıklamada, “Öyle görülüyor ki onlar ‘İran’ın tek damla petrol ihraç etmesine izin vermeyeceğiz’ dediklerinde bunun anlamını kavrayamıyorlar. İran petrolünün satışını engellemek demek tüm bölge ülkelerinin petrol satışı yapamayacağı demektir. İran petrol ihraç edemeyecek, bölge ülkeleri petrol ihraç edilebilecek; bu mümkün olacak bir şey mi? Peki, eğer böyle bir şey yapabiliyorsanız yapın ve sonucu görün!” dedi.
Bu sözlerden, İran’ın petrol ihracat gelirinin sıfırlanması politikasına sessiz kalmayacağı, deniz yoluyla yapılan petrol ticaretinin 3’te 1’inin geçtiği Hürmüz Boğazı’nı kapatarak misillemede bulunacağı sonucu çıkarılıyor. ABD yaptırımına İran’ın körfez ülkelerinin petrol ticaretini engelleyerek cevap vermesi Kasım ayında bölgede çok büyük kaos ya da savaş ihtimalinin sinyallerini veriyor…
*Bu yazı 3 Temmuz 2018 tarihinden SDE.org.tr sitesinde yayınlanmıştır.