Okuma Süresi: 6 dakika

SSCB’nin dağılmasından sonra Avrupa Birliği’ne katılan Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri bir yandan Brüksel’in üstenci dayatmalarına karşı ulusal çıkarlarını koruma, diğer yandan Rusya’nın yükselen yayılma tehdidine karşı dayanışma ve ortak savunmaya ihtiyaç duymaları bu ülke yönetimlerini kendi aralarında bölgesel işbirliği mekanizmaları kurmaya yöneltmiştir. Bölge ülkelerinin ortak ihtiyaç ve menfaatlerini müştereken karşılama, finanse etme ve koruma amacı da bu iş birliklerinin ekonomik ayağını teşkil etmiştir.

1989’da kurulan ve bugün üye sayısı 18 olan Orta Avrupa Girişimi (CEİ), 1991’de Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Slovakya arasında kurulan Visegrád 4’lüsü (V4), 2015’te Avusturya, Çekya ve Slovakya arasında kurulan Slavkov Üçgeni (S3), aşağıda bahsedileceği üzere 12 ülke tarafından 2015’te kurulan Üç Deniz İnisiyatifi (TSI), NATO’nun doğusunu güçlendirmeyi amaçlan 2015’te Polonya, Romanya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Letonya, Litvanya ve Slovakya tarafından kurulan Bükreş Dokuzlusu (B9), Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri arasındaki işbirliği girişimlerinden öne çıkanlardır.

Bunların arasında, 2015 yılında ortaya çıkan “Üç Deniz İnisiyatifi”nin Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri arasında güçlü ve sürdürülebilir işbirliği formu olarak gelişeceği öngörülmektedir. 2004’ten itibaren Rusya Federasyonu’nun yayılmacı politikaları, daha önce Sovyet işgali altında bulunan (Avusturya hariç) üç deniz ülkelerini ciddi biçimde birlikte hareket etmeye zorlamaktadır.

Üç Deniz İnisiyatifi (Three Seas Initiative-TSI) 

Üç Deniz İnisiyatifi, 2015 yılında Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ve Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitarović tarafından başlatıldı. Girişim; Baltık, Adriyatik ve Karadeniz arasında yer alan Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin (Avusturya, Bulgaristan, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Polonya, Romanya, Slovakya ve Slovenya) resmi olmayan bir ittifakı olarak şekillendi. Üç Deniz İnisiyatifi’nde yer almakla birlikte Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya’nın denizlere sınırı bulunmamaktadır.

Kuruluşunda, Üç Deniz İnisiyatifi’nin Avrupa Birliği ile rekabet etmek yerine onu tamamlamak için tasarlandığı ilan edildi. Enerji, ulaşım ve telekomünikasyon alanlarında eski doğu-batı ulaşım ağlarını yenileme, kuzey ve güneyi birbirine bağlayan altyapıyı modernleştirme, Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltma, Rusya’nın jeostratejik avantajını dengeleme ve Avrupa’nın savunmasını güçlendirme amacıyla bir araya gelen TSİ’nin 12 ülkesi, AB topraklarının yüzde 29’unu (1.210.000 km2) kapsarken AB nüfusunun yüzde 25’ine (112 milyon) ev sahipliği yapıyor ve AB’nin GSYİH’sının yüzde 19’unu üretiyor.

Üç Deniz İnsiyatifi ülkeler haritası

Üç Deniz’e dahil olan ülkeler; ekonomik büyüme, güvenlik ve daha güçlü ve daha uyumlu bir Avrupa hedefi için bir araya gelmiş ülkelerdir. Enerji, ulaşım ve dijital sektörlerde altyapının geliştirilmesi için işbirliğinin teşvik edilmesi gibi aynı hedefleri paylaşıyorlar.

Bu genel hedeflerle birlikte, üye ülkelerin enerji güvenliğinin ve jeopolitik çıkarlarının korunması, ortak tehditlere birlikte karşı duruş ve etkin savunmanın sağlanması asıl amaç olarak görünüyor. Üç Deniz İnisiyatifi’nde bu “Hedefler (Objectives) aşağıdaki gibi tanımlanmış: 

Enerji güvenliği; Enerji sadece ekonomik bir konu değil, aynı zamanda stratejik ve güvenlik sorunu haline geldi. Uyumlu, iyi işleyen bir enerji piyasası ve tedarikçiler arasında seçim yapma özgürlüğü, açık rekabeti artıracak, bölgenin daha iyi tedarik edilmesini sağlayacak ve enerji güvenliğini artıracaktır.

Jeopolitik; Üç Deniz bölgesi de dahil olmak üzere Avrupa’daki güçlü ekonomik gelişme, mevcut jeopolitik çıkarların daha etkin bir şekilde savunulmasına yardımcı olurken, aynı zamanda elverişli olmayan çıkarlara karşı bir duruş sergileyecektir. (https://3seas.eu/about/objectives)

Üç Deniz İnsiyatifi, Orta Avrupa’nın dönüşümünü tamamlama ve Avrupa’nın Doğu sınırı boyunca Rusya’ya karşı caydırıcılık ve savunmayı destekleme potansiyeli taşıdığı için, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden itibaren ortaya çıkan en ciddi işbirliği girişimi olarak değerlendiriliyor. Via BalticaVia Carpathia, Baltık-Adriyatik Koridoru, Rail Baltica, Polonya ve Hırvatistan LNG Depolama projeleri, tünellerin, demiryollarının, köprülerin ve yolların geliştirilmesi, liman altyapısının iyileştirilmesi Üç Deniz ülkelerini birbirlerine, diğer Balkan ülkelerine ve AB üyesi olmayan bölge ülkelerine güçlü bir şekilde bağlayacak altyapı projeleri olarak görülüyor.

Sofya’da düzenlenen 2021 Üç Deniz Girişimi Zirvesi’nde Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in açılış konuşmasında TSİ’nin diğer bölgesel ve küresel aktörlerle işbirliği yapmaya hazır olduğunu vurgulayan sözlerine diğer üyelerin katılması, Ukrayna, Moldova ve Gürcistan cumhurbaşkanlarının aynı yıl içinde Üç Deniz Girişimi’nin bir parçası olma konusundaki ortak iradelerini açıklamaları, TSİ’nin AB üyesi olmayan üç denize komşu ülkelere yönelik genişleme potansiyelini ortaya koymaktadır. Üç Deniz İnisiyatifi’nin AB üyesi olmayan ülkelere genişletilmesi konusunda Polonya ve Estonya öncülük etmektedir.

Üç Deniz İnisiyatifi’nin öncüsü olarak “İntermarium” projesi

Üç Deniz ülkelerini bir araya getirme teşebbüsü aslında yeni değil, evveliyatı var. Projenin benzeri, Polonya’nın önemli bir siyasi figürü ve askeri lideri olan Mareşal Józef Piłsudski tarafından 1920’lerde ‘Intermarium‘ adı altında öngörülmüştü. Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri arasında işbirliğini teşvik etmeyi amaçlayan bu proje, Polonya-Litvanya birliğinin mirası üzerine inşa edilmişti, Macaristan da dahil olmak üzere neredeyse tüm Orta Avrupa’yı içine alacak bir konfederasyon tasavvur ediyordu. Jeopolitik olarak savunmasız olan bu bölge, SSCB yayılmacılığı ile Nazizm ideolojisinin yükseldiği Almanya arasında bir tampon bölge olacaktı. Ancak katılmaya davet edilen ülkelerin Polonya’nın çok fazla nüfuz sahibi olmasından endişe duymaları, çok fazla çatışan ulusal çıkarların bulunması sebebiyle proje gerçekleşmedi. Münferit olarak kendisini koruma gücü bulunmayan bölge ülkeleri İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyet Rusya’nın işgal ve hegemonyası altına girdi.

Józef Piłsudski’nin ‘Intermarium’ projesi

Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri arasında TSİ’yi savunanlar, bu girişimin ‘Intermarium’ dan farklı olduğunu, sınırları üç denizin kıyıları (Adriyatik, Baltık ve Karadeniz) tarafından belirlenen bölge ülkelerini ekonomik olarak konsolide etmeyi, ülkeler arasında enerji, lojistik ve ulaşım, bilgi ve telekomünikasyon işbirliğini amaçladığını söylüyorlar.

Rus yayılmacılığına karşı NATO ve AB’nin etkisizliği TSİ’yi başka boyuta taşıyabilir

2004 yılından itibaren Putin’in Batı ile uzlaşmaya dayalı politikadan vazgeçmesi ve NATO’nun Doğu’ya doğru genişleme politikasını durdurma, Rusya’yı Avrupa siyasetine müdahil bir güç olarak geri döndürme stratejisi pek çok yönden başarılı olmuş gözüküyor.

NATO’nun 2008 yılında Gürcistan ve Ukrayna’yı ittifaka kabul etme taahhüdü sonrasında, Putin’in aynı yıl Rus birliklerini Abhazya ve Güney Osetya’ya gönderme, bu bölgeleri Gürcistan’dan ayırma ve ardından 2014’te Kırım’ı ele geçirme kararı, Ukrayna’da ayrılıkçı savaşı teşvik etmesi NATO’nun Doğu’ya genişlemesini etkili bir şekilde durdurdu.

Putin’in Ukrayna’ya boyun eğdirmesi, fiili olarak Belarus ve Moldova’nın Rusya Federasyonu’nun egemenliği altına girmesi durumunda Rusya, NATO’nun doğu kanadının dışındaki bölgeye tekrar hakim olacaktır. NATO’nun bütün bunlara karşı koyamaması, muhtemelen Moskova’yı bir sonraki adımı olarak, NATO’nun çevresinde istikrarsızlığı beslemek amacıyla Baltık ülkeleri, Polonya ve Romanya üzerinde de baskı kurmaya yöneltecektir.

Bir yandan en ciddi Rusya karşıtlığı ile bilinen İngiltere’nin Brexit’le AB’den çıkması, sonrasında Almanya’nın Ukrayna-Rusya çatışmasında Üç Deniz Girişimi ülkelerinin güvenlik kaygılarına kayıtsız kalması, hatta NATO’nun Doğu Avrupa’ya asker konuşlandırmasına karşı çıkması başta Polonya olmak üzere Üç Deniz İnisiyatifi ülkelerini savunma konusunda AB merkez ülkelerine karşı şüphe ve güvensizliğe sevk etmiştir.

Mevcut Euroatlantik düzeninin Rusya karşısında etkisiz kalması, Rusya’nın batı hattı boyunca dizili bulunan ve TSİ projesine dahil olan ülkeleri siyasi kaderlerini Almanya ve Fransa gibi Batı Avrupa merkezlerinin kararlarına bırakmama ve geleceklerini kendi kontrolleri altına almaya yöneltecek yeni bir statükoya yol açabilir. Avusturya hariç, Üç Deniz Girişimi’ne dahil olan ülkelerin Rusya ile çatışma ve işgallerle dolu dramatik bir tarihe sahip olmaları, aralarında doğal bir savunma ittifakı inşa etme ihtiyacı, büyük bir ihtimalle Ukrayna ve Moldovya’nın da içine dahil olduğu Intermarium projesini yeniden gündeme getirebilir.

Rusya-Almanya enerji işbirliğine TSİ ülkelerinin duyduğu tepki

Polonya’dan geçen “Yamal” doğal gaz boru hattı, Çek Cumhuriyet ile Slovakya’dan geçen “Brotherhood” gaz boru hattı ile tüm Vişegrad Grubu ülkelerini dolaşan “Druzhba” petrol hattı, Orta Avrupa devletlerini enerji üzerinden Rusya Federasyonu’na bağımlı kılan hatlardır. Üç Deniz İnisiyatifi’nin oluşturulmasındaki en temel amaçlardan birisi, üye ülkeleri enerji ihtiyaçları için Ruslara bağımlı olmaktan kurtarmak ve Rusların enerji pazar payını azaltmanın yollarını aramaktı.

Ancak, Rus-Alman Nord Stream 1 ve Biden yönetiminin yaptırımları kaldırma kararından sonra yapımı hızlanan Nord Stream 2 boru hatları Rusya’yı Avrupa’nın en büyük enerji tedarikçisi, Almanya’yı da Rus gazının en büyük distribütörü yapmaya hizmet edecek ilave projeler olarak ortaya çıktı. Bu projeler, Avrupa’yı Rus gazına daha da bağımlı hale getirirken Moskova’nın Avrupa siyasetine müdahalesinde elini güçlendirecek, ortağı Berlin’in Avrupa’daki baskın oyuncu konumunu pekiştirecektir.

Nord Stream 2 (Kuzey Akım 2), Rus doğal gazını Baltık denizi boyunca Almanya’ya taşıyarak Ukrayna’yı ve NATO’nun doğu kanadındaki transit ülkeleri atlamaktadır. Transit ülkeler devre dışı bırakılacağı için Almanya daha uygun fiyatlar ile doğal gaz tedarik edebilecektir. Ukrayna’yı by-pass eden proje, bu ülke için milyarlarca dolarlık gelir kaybına da yol açacaktır.

Brüksel’in, daha özelde Almanya’nın Rusya ile gaz işbirliğini artırarak devam ettirmesi, merkez AB ülkeleri ile Orta-Doğu Avrupa ülkeleri arasında menfaat farklılığını/menfaat çatışmasını ve jeostratejik tehdit algılamalarındaki farklılığı ortaya koymuştur.

Sonuç

Üç Deniz İnisiyatifi’nin 2017 Varşova Zirvesi’ne katılan ABD Başkanı Donald Trump, TSİ ile işbirliği yapma konusunda güçlü destek ve isteklilik sözü vermesine ve Zirvede transatlantik işbirliğinin stratejik öneminin teyit edilmesine rağmen Rusya’nın yayılmacı politikaları karşısında Euroatlantik hattının güçsüz ve etkisiz kalması, NATO’nun üyesi Orta-Doğu Avrupa ülkelerini koruyacağı hususunda bu ülkeleri derin bir endişe ve şüpheye düşürmüştür.

Her ne kadar Avrupa Birliği’nin tamamlayıcısı bir girişimi olarak sunulsa da, Üç Deniz İnisiyatifi soğuk savaşın sona ermesinden bu yana Rusya ile ilgili olarak savunma veya enerji konusunda net bir ortak politika sergileyemeyen, hatta Orta-Doğu Avrupa ülkeleri aleyhine sonuçlar doğuracak kararlar alan Avrupa Birliği’nin geleceğine duyulan güvensizliğin de bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

1815 Viyana Kongresi’nden sonra, bugün Üç Deniz İnsiyatifi olarak bilinen bölgenin Prusya, Avusturya, Rusya arasında bölünmesi ve sonraki on yıllar boyunca bölgenin Rusya ile Almanya arasında sıkışıp kalması, Orta Avrupa uluslarına uluslararası politikanın öznesi olarak değil, nesnesi olarak muamele edilmesi, Orta Avrupa ülkeleri halklarının istek ve taleplerini Batı Avrupa’nın çok ta umursamaması bu ülkeleri ortak tarih, hafıza ve kader birliğine yöneltmektedir.

Üç Deniz İnisiyatifinin zaman içinde, Brüksel merkezli yapıya karşı AB içinde blok olarak hareket eden bir Orta-Doğu Avrupa ülkeleri girişimi olarak devam etmesi, Batı Avrupa Birliği’nin çökmesi halinde Orta-Doğu Avrupa birliğini devam ettirmek için ortak bir proje olarak geliştirilmesi, şartlara göre Intermarium projesinde görüldüğü gibi Ukrayna, Moldova,  Belarus’a ilaveten Gürcistan ve AB’ye henüz üye kabul edilmemiş bulunan Balkan ülkelerinin de girişime dahil edilebileceği bir İttifaka dönüşmesi ihtimal dışında değildir. Çekya, Slovakya ve Macaristan’ın şimdiki Rusya ile iyi geçinme ve çatışmama politikası konjonktürel şartlara göre değişebilecektir.


Yararlanılan kaynaklar

Three Seas, Objectives

https://3seas.eu/about/objectives

Agnieszka Orzelska-Stączek, “New wave of regional cooperation in Central Europe as a response to new threats”

https://ies.lublin.pl/wp-content/uploads/2020/12/riesw_2020-1-05.pdf

Andrew A. Michta, “The Three Seas Initiative Will Reorder NATO’s Eastern Flank” https://www.19fortyfive.com/2021/11/the-three-seas-initiative-will-reorder-natos-eastern-flank/

Andrew A. Michta, “What Russia Wants From A Ukraine Crisis: A Sphere Of Influence In Eastern Europe”

Bilal Bahadır Karaca, “Vişegrad Grubu Ülkelerinin Rusya Federasyonu ile Siyasi İlişkileri: Ortak yada Farklı Pozisyon?”

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1853401

Cemal Kakışım, “Enerji Perspektifiyle Üç Deniz Girişimi”

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1206407

Christophe-Alexandre Paillard, “L’Initiative des trois mers, un nouveau terrain d’affrontement majeur russo-américain”

Kınga Brudzınska “Central European Support for Democracy: New Drivers and Challenge”

https://carnegieeurope.eu/2021/06/17/central-european-support-for-democracy-new-drivers-and-challenges-pub-84759

Łukasz Lewkowicz, “The Three Seas Inıtıatıve As A New Model Of Regıonal Cooperatıon In Central Europe: A Polısh Perspectıve”

http://www.unisci.es/wp-content/uploads/2020/10/UNISCIDP54-7LEWKOWICZ.pdf

Muharrem Filiz“Üç Deniz Girişimi ve Yükselen Jeopolitik”

Viktória Jančošekovà“Regional cooperation in Central and Eastern Europe and its implications for the EU”

https://link.springer.com/article/10.1007/s12290-017-0460-8

“The Three Seas Inıtıatıve and Donald Trump”

https://hungarianspectrum.org/2017/06/29/the-three-seas-initiative-and-donald-trump/

*Bu yazı 18 Şubat tarihinde SDE.org sitesinde yayınlanmıştır.

Kategoriler: Yazılar