Okuma Süresi: 14 dakika

Afrika’nın önemli ülkesi Mali’de seçilmiş cumhurbaşkanını geçen yıl deviren askeri cuntanın 9 ay sonra bu defa geçiş dönemi cumhurbaşkanını devirmesi ve yeni kurulan hükümeti feshetmesi Mali’yi tekrar dünya gündemine oturttu. Ne olduğunu anlamak için gözler Paris’e çevrildiğinde, devlet başkanı Emmanuel Macron’un gözlerinden kızgınlık, sözlerinden öfke saçıldığı görüldü. Anlaşılan o ki, Çad askeri darbesinden sonra Mali’de de işler Fransa için iyi gitmiyordu.

Son askeri darbeyi anlamak ve muhtemel gelişmeleri doğru bir zeminde değerlendirmek için Mali’nin siyasi ve iktisadi geçmişine -dünden bugüne projeksiyon yaparak- bakmak faydalı olacaktır.

Genel olarak Mali

Denize kıyısı olmayan Mali, kuzeyde Cezayir, batıda Moritanya ve Senegal, güneybatıda Gine, güneyde Fildişi Sahili, güneydoğuda Burkina Faso ve doğuda Nijer ile komşudur. Resmî adı La République du Mali olan ülkenin yüzölçümü 1.240.192 km2, başşehri Bamako’dur.[1] Mali coğrafi olarak, Afrika’nın en büyük 7’inci, dünyanın ise 24’üncü büyük ülkesidir.

Mali Cumhuriyeti 

BM verilerine göre, 2020 yılı itibariyle Mali nüfusunun 20.250.833 kişi olduğu tahmin ediliyor.[2] Dini bakımdan nüfusun % 94’ü Müslüman, % 2.2’si Hristiyan, kalanı yerli dinlere mensuptur. Etnik yapısı; Bambara % 34,1, Fulani (Peul) % 14,7, Sarakole % 10,8, Senufo % 10,5, Dogon % 8,9, Malinke % 8,7’den oluşmaktadır. Resmî dil Fransızcanın yanı sıra, farklı etnik gruplar arasında yaygın olarak Bambara, Pöl, Songay ve Temaşek millî dilleri konuşulmaktadır.

Ülke nüfusunun % 47,8’i 0-14 yaş grubunda, % 49,2’si 15-64 yaş grubunda, % 3’ü ise 65 yaş ve üzeri grubunda olup nüfus artış hızı % 3,02 oranı ile dünyada nüfus artış hızı en yüksek olan 11’inci ülkedir. Nüfusun % 64’ü kırsal kesimde, % 36’sı ise kentlerde yaşamaktadır. Ortalama yaşam süresi dünya ortalamasının altında olup 53,06 yıldır. Bu yaş kadınlarda 54,73 iken erkeklerde 51,43’tür.[3]

Mali Cumhuriyeti idari olarak, merkezi başkent Bamako bölgesi dışında 8 idari bölgeye ayrılmıştır. Bu bölgeler; Gao, Kayes, Kidal, Koulikoro, Mopti, Segou, Sikasso, Tombouctou (Timbuktu) bölgeleridir.

Topraklarının % 65’i çöl olan Mali’de tarım üretimi, ülkeyi boydan boya geçen Nijer Nehri deltasında yoğunlaşmıştır. Çalışan nüfusun % 80’i tarım ve balıkçılık sektörlerinde faaliyet göstermektedir. Mali’nin başlıca tarım ürünleri; tahıl, pirinç, pamuk, yer fıstığı, şeker kamışı ve çeşitli meyve ve sebzelerdir. Hayvancılık da ekonominin gelişen bir diğer alanını oluşturmaktadır.

Mali’nin okyanus kıyısı bulunmamaktadır. Bununla birlikte Afrika’nın üçüncü en uzun nehri Nijer’de tatlı su balıkçılığı yaygındır. Ülke boksit, altın, demir, bakır, nikel, fosfat, manganez, uranyum, lityum, kireçtaşı ve tuz gibi yeraltı kaynaklarına sahiptir. Ancak, şimdiye kadar sadece tuz, demir, altın cevheri ve kireç taşı gibi yerel kaynakların üretimine başlanmıştır.[4] Mali’nin altın üretimi yıllık 50-60 ton civarındadır.

2019 yılı itibariyle;

Gayri Safi Yurtiçi Hasılası 17,28 milyar ABD doları,

Kişi başına GSYİH 879 ABD doları,

Ekonomik büyüme % 4,75,

İşsizlik oranı % 7,24,

Mal ve hizmet ihracatı 4,03 milyar ABD doları,

Mal ve hizmet ithalatı 5,98 milyar ABD dolarıdır.

Dış borç Gayri Safi Milli Gelirin yüzdesi % 31’dir.[5]

Mali Tarihi

Bugünkü Mali toprakları, MS 300 yılında kurulduğu kabul edilen Batı Afrika’nın ilk büyük devleti Gāne (Gana) İmparatorluğu (III-XIII. Yüzyıllar) tarafından yönetildi. Ülkeye gelen Kuzey Afrikalı Murâbıtlar ve tüccarların faaliyetleriyle İslâmiyet imparatorluk topraklarında yayılmaya başladı. Zengin altın kaynaklarına sahip olmaları dolayısıyla Gāne kralları X. yüzyıla doğru yeryüzünün en zengin insanları olarak kabul ediliyorlardı. Zamanla zayıflayan imparatorluk yıkıldı. Mema Tunkara, Susu Kante, Hingui Niakhaté ve Diara adlı dört küçük krallığa ayrılan Gāne, 1240 yılında Mali İmparatorluğu (XIII-XV. Yüzyıllar) tarafından topraklarının tamamının ele geçirilmesiyle tarih sahnesinden silindi.

Mali İmparatorluğu sınırlarını Gine ormanından Sahrâ çölüne, Atlas Okyanusu’ndan güneyde Ekvator ormanına kadar genişletti. Pek çok tüccarın gelip yerleştiği Mali imparatorluğu XIV. yüzyılın sonlarından itibaren dağıldı ve yerini Songay Sultanlığı aldı.

Songay (Songhai) Sultanlığı

https://www.thinglink.com/scene/821227789419020288

Songay (Songhai) Sultanlığı (XV-XVI. Yüzyıllar), Osmanlı Devleti ve Merakeş’te hüküm süren Faslı Sa‘dîler’le kültürel ve ekonomik ilişkilerini geliştirdi. Sa‘dîler 1591’de gerçekleşen Tondibi savaşıyla Songay Sultanlığı’na son verdi. XVI. yüzyılın ikinci yarısında Tinbüktü, Siyah Afrika’nın en önemli İslâmî merkezi oldu.

Sa‘dîler, Songay sultanlığının Tinbüktü Paşalığı adıyla kendilerine tabi şekilde yaşamasına müsaade ettiler. XIX. yüzyılın sonuna kadar Tinbüktü Paşalığının hâkimiyeti dışında kalan bugünkü Mali topraklarında Mossi, Bambara, Pöl, Tevârik ve Senufo etnik grupları tarafından kısa ömürlü birçok sultanlık kuruldu, bunlar birbirlerine karşı hâkimiyet mücadelesi verdiler.

Tinbüktü Paşalığı dağıldıktan sonra1833’te, Ahmedü Lobbo tarafından Mâsînâ, Tinbüktü ve Cenne’yi de içine alacak şekilde Mâsînâ/Dina Devleti kuruldu. 1862 tarihinde Tekrûr Devleti’nin kurucusu el-Hâc Ömer ile yapılan savaşın mağlubiyetle sonuçlanmasıyla bu devlet tarihe karıştı.

Fransız İşgal ve Sömürge Dönemi

1855’ten itibaren bölgeyi Fransızlar işgal etmeye başladılar. Bamako (1883), Segu ve Sikasso (1898), Tinbüktü, Gao, Bourem ve Mopti (1898-1900) gibi önemli merkezler birer birer düştü. Her türlü askerî üstünlüğüne rağmen Fransızların Mali’yi işgalleri büyük direnişlerle karşılaşarak gerçekleşebildi. 1890-1920 yılları arasında çıkan birçok isyan Fransız ordusu tarafından kanlı şekilde bastırıldı.

İşgalin başladığı yıllardan itibaren Mali topraklarına Fransızlar tarafından Fransız Sudanı, Senegambiya-Nijer toprağı, Yukarı Senegal-Nijer gibi adlar verildi. Son olarak tekrar “Fransız Sudanı” isminde karar kılındı (1920). Başlangıçta üst rütbeli bir subayın idaresine verilen Mali, 1893 yılından itibaren Senegal’de oturan genel valinin yardımcısı tarafından yönetildi. 1916-1959 yılları arasında buraya tayin edilen müstakil valinin yönetimine verildi. Mali, çevresinde bulunan, zamanımızda sekiz ülke (Bilâdüssûdan)’yi içine alacak şekilde 16 Haziran 1895’te Fransız Batı Afrikası (Afrique Occidantale Française-AOF) adıyla kurulan federasyonun önemli bir kısmını oluşturdu.

Fransız Afrikası

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Fransa’nın Afrika’daki denizaşırı kolonileri denizaşırı topraklar haline geldi. 27 Ekim 1946 tarihli dördüncü cumhuriyetin anayasasına göre Fransa Devleti sömürgeleriyle birlikte Fransız Birliği’ni kurdu ve Mali bunun ayrılmaz bir parçası kabul edilerek ahalisi birliğin vatandaşı vasfını kazandı. Malili bazı milletvekilleri Fransız Millî Meclisi ve Fransız Birliği Meclisi’ne girdiler. Fransız Sudanı’na kendi topraklarında bir mahalli konsey kurması ve mahallî bütçe oluşturması imkânı tanındı. 

Ülkenin bugünkü sınırları daha sonraki yıllarda yapılan bazı ufak değişiklikler dışında 1947’de belirlendi. Güneydeki topraklarından bir kısmı üzerinde Burkina Faso (Yukarı Volta) adıyla ayrı bir sömürge kurulurken kuzeyinin büyük bir kısmı Moritanya sömürgesine bağlandı.

Bağımsızlığın kazanılması

23 Haziran 1956 tarihinde çıkarılan bir kanunla Fransız Birliği (Union Française)ne bağlı ülkelerin iç işlerinde bağımsız hükümetler kurmasına izin verildi. Fransız Birliği’nde kolonilerin yerel meclisleri vardı ancak tüm güç Fransız Parlamentosunda merkezileştirilmişti.

Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, 28 Eylül 1958’de Fransız Birliği yerine Fransız-Afrika Topluluğu (Communauté Franco-Africaine) kurulması için referandum önerdi. Malililer buna % 97,3 gibi bir oranla olumlu oy verince topluluk 5 Ekim’de resmen kuruldu. Topluluk, kuruluşundan birkaç yıl sonra önemi yitirmiş olmasına rağmen 4 Ağustos 1995 yılında lağvedilene kadar devam etti.

Modibo Keïta dönemi (1960-1968)

Modibo Keïta, 1956’da Fransız Ulusal Meclisi’ne Fransız Sudanı’nın milletvekili seçildi ve Meclisin ilk Afrikalı başkan yardımcısı oldu. Paris’te iki kez Kabinede görev yaptı. 1960 yılında Mali’nin bağımsızlığını kazanmasından itibaren başkan olan Keïta, Sovyetler Birliği ve Çin’e yakınlaşan sosyalist bir çizgi izledi. 1963’te ekonomiyi sosyalist ilkelere göre yeniden inşa etme girişimlerinden dolayı Lenin Barış Ödülü’ne layık görüldü.

Mali’de ilk askeri darbe

Otoriter yönetimine ilave olarak yaşanan kuraklığın artırdığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle eleştirilere maruz kalan Keïta, 19 Kasım 1968 tarihindeki bir askeri darbe ile Albay Moussa Traoré tarafından devrildi. Hayatının geri kalanını, 1977 yılında ölünceye kadar askeri gözetim altında geçirdi.

Moussa Traoré dönemi (1968-1991)

Modibo Keïta’nın yerine devlet başkanı olan Albay Moussa Traoré ülkeyi askerî rejimle yönetti. Siyasî partileri yasakladı ve sosyalist eğilimi terk etti. Mali, ekonomik açıdan büyük bir çöküntüye uğradı. 1969’da İslâm Konferansı Teşkilâtı’na üye oldu.

1974’te hazırlanan anayasada millet meclisi ve tek parti kurulması öngörüldü. Kasım 1974-Ocak 1975 arasında Mali güney komşusu Burkina Faso ile iki defa sınır mücadelesine girişti. 1979’da l’Union Démocratique du Peuple Malien (L’UDPM) kurulup tek partili dönem yeniden başladı.

Aynı yıl yapılan seçimi Moussa Traoré kazanarak seçilmiş devlet başkanı oldu. Böylece ikinci cumhuriyet dönemi başladı. Ülke 1981’de Batı Afrika para birliğine katılıp Dünya Bankası ve uluslararası para birliğinden yardım aldı. Dış siyasetinde bağlantısız bir çizgi takip etmeye çalışan Mali, 1984 yılında tekrar Burkina Faso ile sınır mücadelesine giriştiyse de 1986’da bu mesele La Haye Uluslararası Mahkemesi tarafından barışla sonuçlandırıldı.

Moussa Traoré’nin darbeyle devrilmesi

Malililer artan bir şekilde çok partili sistemi istemeye başladılar. 1991 yılında başta Bamako olmak üzere ülkenin büyük şehirlerinde gösteriler başladı, Moussa Traoré bunları bastırmak için orduyu görevlendirdi. Yüzlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylar neticesinde yirmi üç yıllık yönetim 26 Mart 1991 tarihinde Albay Amadou Toumani Touré tarafından düzenlenen askerî bir darbeyle son buldu. Ülkeyi idare etmek üzere 30 Mart’ta geçici bir komite kuran Amadou Toumani Touré, 29 Temmuz 1991’de yeni bir anayasa hazırlanmasına ve çok partili sisteme geçilmesine karar verdi.

Alpha Oumar Konaré dönemi (1992-2002)

28 Haziran 1992’de yapılan serbest devlet başkanlığı seçimlerini Alpha Oumar Konaré kazandı ve Mali’de üçüncü cumhuriyet dönemi başlamış oldu. Konaré, 11 Mayıs 1997 tarihinde gerçekleştirilen seçimlerde yeniden aday oldu ve oyların %95,9’unu elde ederek ikinci bir beş yıllık süreç için tekrar seçildi. Devrik devlet başkanı Moussa Traoré ve eşi 1999 yılında birlikte devlet malını zimmetine geçirme suçlamasıyla mahkemece ölüm cezasına çarptırıldıysa da 2002 yılında devlet başkanı Konaré tarafından affedilerek serbest bırakıldı.

Ülkede başlangıçta sadece başşehir Bamako’da bir katedral bulunurken 1990’lı yıllarda Konaré döneminde ülke genelinde yüzlerce kilise inşa edildi.[6]

Amadou Toumani Touré dönemi (2002-2012)

Mali yasalarına göre devlet başkanlığı süresi beş yıllık iki süre ile sınırlı olduğu için Alpha Oumar Konaré, 2002 yılında gerçekleştirilen seçimler sonrasında devlet başkanlığı seçimini kazanan Amadou Toumani Touré’ye görevini devretti. Touré 2007’de yapılan devlet başkanlığı seçimlerini de kazandı ve 2012’ye kadar devlet başkanlığı görevini yürüttü.

Amadou Toumani Touré’nin askeri darbeyle devrilmesi

21 Mart 2012 tarihinde bir kısım askerin devlet başkanı Amadou Toumani Touré’nin ülkenin kuzeyinde yaşanan Tuareglerin isyanını bastırmada yetersiz kaldığını düşünerek memnuniyetsizliklerini dile getirmesi ile başlayan süreçte devlet başkanlığı sarayı askerler tarafından abluka altına alındı, devlet başkanı Touré kaçtı.

Amadou Haya Sanogo önderliğinde yönetimi ele alan darbeci askerler, 1 Nisan 2012 tarihi itibariyle demokrasinin yeniden inşa edildiğini ve en kısa sürede demokratik seçimlerin yapılacağını açıkladılar. 6 Nisan 2012 tarihinde Sanogo görevi sivil hükumete devretmeyi kabul etti ve 12 Nisan 2012 tarihi itibarıyla yönetimden ayrıldı.[7] Mali ordusu, Sanogo’nun göreve başlamasından sonraki on gün içinde bölgesel başkentler Kidal, Gao ve Timbuktu’nun kontrolünü kaybetti.

Mali Millet Meclisi Başkanı ve Dayanışma ve Adalet için Mali-Afrika Partisi Demokrasi için İttifak (ADEMA-PASJ) Partisi başkanı olan Dioncounda Traoré geçici Mali Devlet Başkanlığına getirildi, Nisan 2012-Eylül 2013 tarihleri arasında görev yaptı.

Ibrahim Boubacar Keïta’nın cumhurbaşkanlığı dönemi (2013-2020)

1994 ile 2000 yılları arası Mali Başbakanı, 2002 yılından 2007 yılına kadar Meclis Başkanlığı yapmış olan Ibrahim Boubacar Keïta 2013’teki seçimlerinde cumhurbaşkanı seçildi. 4 Eylül tarihindeki yemin törenine Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande da katıldı.

Ibrahim Boubacar Keïta, 2018 seçimlerinde yeniden cumhurbaşkanı seçilmeyi başardı.

Ibrahim Boubacar Keïta

Keïta döneminde Mali’de isyan ve çatışmalar

Ibrahim Boubacar Keïta dönemi, ayrılıkçılar ve cihatçı gruplarla hükümet güçlerinin savaştığı, Sahel’i sınırları olarak gören Fransa ve müttefiklerinin Mali’ye askeri olarak müdahalede bulundukları bir dönem olarak akıllarda kaldı. Keïta’nın halk desteğini kaybetmesine de yol açan 8 yıllık çatışma dönemini hatırlamak sonraki muhtemel gelişmeleri tahmin ve analiz etmek bakımından önemlidir.

Mali’nin kuzey topraklarında Azawad devleti ilanı

Mali’nin kuzeyindeki Tuareg ve Arap grupları 1963, 1990 ve 2006 yıllarında Azawad adını verdikleri bölgede özerklik elde etmek için hükümete isyan etmişler ancak başarılı olamamışlardı.

Fransa’nın 2011’de Libya’ya müdahalesi, Sahel’de İslamcı isyancı hareketlerin yükselmesine sebep oldu. Azawad Ulusal Kurtuluş Hareketi (Mouvement National de Liberation de l’Azawad-MNLA) dördüncü kez 2012 yılında ayaklandı. İsyan, Ensaruddin Hareketi, İslami Mağrib el-Kaidesi (Al-Qaeda in the Islamic Margreb-AQIM) ve Batı Afrika Tevhid ve Cihad Hareketi (Movement for Oneness and Jihad in West Africa-MOJWA) gibi İslamcı militan gruplar tarafından desteklendi ve gruplar birlikte kuzeydeki toprakları ele geçirmek için harekete geçtiler. 

Mart 2012’de dönemin Cumhurbaşkanı Amadou Toumani Toure’nin askeri bir darbeyle görevden alınmasından sonra başkent Bamako’daki iktidar boşluğu ve iç çatışmalar, MNLA ve İslamcı grupların Nisan 2012’ye kadar Mali’nin bütün kuzey topraklarını hızla ele geçirmesini kolaylaştırdı. Azawad Kurtuluş Ulusal Hareketi bu topraklarda 6 Nisan 2012’de bağımsızlık ilan etti.

MNLA ve İslamcı gruplar arasındaki ittifak kısa ömürlü oldu. Haziran 2012’de MNLA, kuzeyde şeriat kanunu dayatması konusunda görüş ayrılığı dolayısıyla Ensaruddin ve AQIM’den ayrıldı. Ensaruddin ve AQIM, Timbuktu ve Gao’nun kontrolünü ele geçirdikten sonra ülkenin merkezine doğru ilerlemeye başladı. Fransız ordusu Mali hükümetinin talebi üzerine Ocak 2013’te müdahale etti, “Serval Operasyonu” çerçevesinde Mali’ye kara birliklerini konuşlandırdı ve hava harekatı başlattı. 4 bin askerin yer aldığı operasyon sonunda Mali’nin kuzey yarısını isyancılardan geri aldı.[8] 21 Haziran 2015’te Bamako’da, Cezayir’in ara buluculuğuyla Tuaregler ile hükümet arasında barış anlaşması imzalandı.

MINUSMA’nın kurulması ve Barkhane operasyonları

25 Nisan 2013 tarihli 2100 sayılı Güvenlik Konseyi kararıyla “BM Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu (MINUSMA)” kuruldu. Misyonun görevi; bölgede güvenliği sağlamak, Malili güvenlik güçlerini yeniden inşa etmek, ulusal siyasi diyaloğu desteklemek ve Mali hükümet otoritesinin yeniden kurulmasına yardımcı olmaktı.[9] Halen dünyadaki en büyük BM barışı koruma misyonu olan MINUSMA üstlendiği görevde pek başarılı olamadı ve eleştirilmeye başlandı. Zira, MİNSUMA’nın faaliyete geçmesinden sonra cihatçı grupların daha da büyüdüğü, çatışmaların Burkina Faso ve Nijer’in bazı bölgelerine yayıldığı ve MİNSUMA’nın yerel çatışmaları önlemek bir yana artmasına sebep olduğu görüldü.

Ocak 2013’te başlayan Serval operasyonu Temmuz 2014’te de sona erdi ve yerini “Barkhane Operasyonu” aldı. Merkezi Çad’ın başkenti N’Djamena’da bulunan Barkhane kuvvetlerinin operasyonu Ağustos 2014’te başlatıldı, harekat terör olaylarının yoğun olduğu Sahel bölgesindeki Burkina Faso, Mali, Moritanya, Nijer, Çad ülkelerini kapsadı. Operasyonda Mali, Nijer ve Çad kuvvetleri ile ortak hareket eden 4 bin Fransız askeri görev yaptı.

Mali’de, Serval ve Barkhane operasyonları ile artan askeri baskılar, insan hakları ihlalleri ve yerinden edilmeler isyancıların daha da radikalleşmesine yol açtı, daha önce Timbuktu ve Gao bölgeleriyle sınırlı cihatçı ayaklanmaların Moritanya’dan Sudan’a kadar yayılmasına sebep oldu.

G5 Sahel Grubu ve Ortak Gücü’nün kurulması

Yaklaşık 3 milyon km2 ’lik bir alana yayılan Sahel Kuşağı; Senegal, Moritanya, Mali, Burkina Faso, Nijer, Nijerya, Çad, Sudan, Eritre, Kamerun, Gambiya, Gine’yi kapsamaktadır.

Şubat 2014’te Fransa’nın arzusu doğrultusunda Mali, Burkina Faso, Çad, Moritanya ve Nijer “G5 Sahel Grubu”nu oluşturdular.

Bu oluşumun ardından 6 Şubat 2017’de “G5 Sahel Ortak Gücü” kuruldu. Bu yeni güç, Sahel bölgesinde savunma ve güvenlik sorumluluğunu Sahel Grubu devletlere bırakmak ve Barkhane operasyonunun yerine geçirmek üzere Fransa tarafından teşvik ve teşkil edildi.

G5 Sahel Ortak Gücü’nün kurulma amacı; Sahel bölgesinin kalkınması, iş birliği ve güvenlik politikalarının geliştirilmesinin yanı sıra bölgedeki İslami Mağrip El Kaidesi (AQIM) ile bağlantılı Cemaat Nusrat al İslam vel Muslimeen (JNIM), Boko Haram’ın bir parçası olan Batı Afrika Eyaletindeki İslam Devleti (ISWAP) ve Büyük Sahra’daki İslam Devleti (ISGS) gibi cihatçı gruplara karşı savaşan Fransız gücü ve MINUSMA’ya destek vermekti. Mali Silahlı Kuvvetleri (FAMA) bu güce 1.100 asker ve 200 jandarma ile katıldı. G5 birlikleri, Barkhane Operasyonu kapsamında Sahel’e konuşlandırılan Fransız kuvvetleriyle periyodik olarak ortak operasyonlar yürütüyor.[10]

Ancak, Fransız askeri operasyonlarının ve G5 Sahel Ortak Gücünün 1 milyar avroyu aşan maliyete rağmen, bölgede artan terör eylemleri karşısında etkisiz kaldığı ve bölge halkları nezdinde güven yitirdiği görüldü. Sahel’de terörle mücadelede 3 bin Malili asker, 141 Birleşmiş Milletler (BM) barış gücü askeri ve 55 Fransız askeri hayatını yitirmişti. [11]

2014’ten bu yana Barkhane Operasyonu kapsamında 5.100 askerin seferber edilmesine rağmen bu savaşta sıkışıp kalan ve başarı kaydedemeyen Fransa, bir süredir bölgeye askeri müdahalenin “Avrupalılaştırılmasını” savunuyor. Sahel’de kontrolü tek başına sağlayamayacağını anlayan Fransa başladığı işi, 2019’da kendi liderliğinde oluşturulan ve Avrupa ülkelerinin özel kuvvetlerinden katılımın sağlanacağı “Takuba Görev Gücü”ne devretmeyi planladı. Fransa, “Sahel Avrupa’nın gerçek güney sınırıdır” söylemiyle müdahalenin siyasi, askeri ve mali yükünü Avrupa ülkeleri arasında paylaştırmak istiyor. Ancak, İngiltere, Almanya, İspanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin bir kısmı Takuba’ya asker vermeye yanaşmıyor.

Keïta’nın askeri darbeyle devrilmesi ve geçiş yönetimi kurulması

Sahel’deki çatışmalardan tekrar Mali iç siyasetine dönersek; 2020 yılına gelindiğinde Cumhurbaşkanı Ibrahim Boubacar Keïta ve yönetimi, muhalefet tarafından yolsuzluk yapmakla, akraba çevresini kayırmakla, Nisan ayında yapılan seçimlere hile karıştırmakla, ekonomik kriz karşısında başarısız olmakla ve Mali ve Sahel’de giderek yaygınlaşan terörist faaliyetler karşısında etkisiz kalmakla suçlanmaya, şiddetli eleştirilere maruz kalmaya başladı.

Dağınık Mali muhalefetini eski Yüksek İslam Konseyi Başkanı İmam Mahmud Dicko birleştirdi, onun yönlendirmesiyle oluşturulan “5 Haziran Hareketi (M5-RFP)” muhalefet ittifakı, 2020 Haziran ayından itibaren geniş katılımlı protesto gösterileri düzenlemeye başladı. Gösterilere hükümetin sert müdahalesi sonucu 14 kişi öldü, yüzlerce protestocu yaralandı. İmam Dicko 19 Ağustos’ta tüm Malilileri büyük bir gösteri yapmaya çağırdı, devlet başkanı ve hükümetin sonunun geldiğini söyledi.

Büyük gösteriden bir gün önce 18 Ağustos’ta, başkent Bamako’ya yaklaşık 15 km uzaklıktaki Kati garnizonundan hareket eden Albay Assimi Goita liderliğindeki bir grup asker Halkın Kurtuluşu Ulusal Komitesi (CNSP) adıyla yönetime geçici olarak el koyduklarını açıkladı ve parlamentoyu feshetti. Cumhurbaşkanı ve Başbakan tutuklandı. Halk genel olarak, haftalarca süren kitlesel gösterilerden sonra Keita’nın gidişini memnuniyetle karşıladı.

Protesto gösterilerini yönlendiren İmam Mahmud Dicko ile darbeci Albay Assimi Goita’nın ilginç bir kader kesişmesi olmuştu. 2012’de Tuareglerin isyanı sırasında Assimi Goita, Azavad Kurtuluş Hareketi tarafından esir alınmış, bu esaretten İmam Dicko’nun yardımıyla kurtulmuştu.  Assimi Goita’nın İmam Mahmud Dicko ile yakın olduğu hatta öğrencisi olduğu iddia ediliyor.

İmam Mahmud Dicko

Darbenin öğrenilmesinden sonra ABD, Batı Afrika Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Fransa ve Avrupa Birliği darbeye tepki göstererek devrik cumhurbaşkanı Ibrahim Boubacar Keïta ve başbakan Boubou Cisse ile birlikte tutuklananların serbest bırakılmasını, sivil yönetime geçilmesini istediler.

Darbeci Albay Assimi Goita, 19 Ağustos 2020-25 Eylül 2020 arasında geçici devlet başkanlığı görevini üstlendi. Cunta, 18 aylık bir geçişin ardından seçimler düzenleme ve iktidarı sivillere geri verme sözü verdi. 27 Eylül’de, 2014-2015 yılları arasında Savunma Bakanlığı yapmış olan emekli Albay Bah Ndaw sivil geçiş hükümetinin geçiş dönemi başkanlığına getirildi. Albay Assimi Goita’da yardımcısı oldu.

Geçiş dönemi başkanı N’Daw, Mali’nin eski Dışişleri Bakanı Moctar Ouane’yi (sivil) başbakan olarak atadı. ECOWAS uyguladığı ekonomik yaptırımları, Afrika Birliği Mali’nin üyeliğini askıya alma kararını kaldırdı. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 9 Eylül’de Mali’yi ziyaret ederek Halkın Kurtuluşu İçin Milli Komite üyeleriyle görüştü ve “Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kardeş Mali ve Mali halkının yanında olmaya devam edecektir.” açıklamasını yaptı.

Askeri darbe sonrası Mali’nin pek çok yerinde Fransa aleyhtarı gösteriler düzenlendi. Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Marcon’un 20 Kasım 2020’de Jeune Afrique gazetesine verdiği demeçte, “Sömürge dönemi sonrası kızgınlıkla ilgili, bazen Afrikalı liderler ama özellikle Rusya ve Türkiye gibi yabancı güçler tarafından uygulanan strateji var. Saf olmamak lazım.” görüşünü paylaşması ve bunlara ses verenlerin, videolar yapanların, Fransızca yayın yapan medyalarda yer alanların birçoğunun Rusya veya Türkiye tarafından maaş aldığını iddia etmesi[12] dikkat çekti.

Halkın Kurtuluşu Ulusal Komitesi (CNSP) Ocak 2021’de resmen feshedildi.

Albay Assimi Goïta ve Geçiş Dönemi Başkanı Bah N’Daw

Darbe içinde darbe: Bah N’Daw’ın istifa ettirilmesi

Geçiş Dönemi Başkanı Bah N’Daw’ın 24 Mayıs 2021’de, Moctar Ouane’nin başbakanlığında yeni bir hükümet kurmasının ardından, Geçiş Dönemi Başkan Yardımcısı Albay Assimi Goïta’ya bağlı askerlerin Bah N’Daw’ı ve Moctar Ouane’yi tutuklayarak Kati askeri kampına göndermesi dünya kamuoyunda şaşkınlıkla karşılandı. Assimi Goita, 25 Mayıs günü yaptığı konuşmada, daha önce söz verdiği gibi 2022’de yeni seçimlerin ilan edilen zamanda yapılacağını açıkladı.

Afrika Birliği, Birleşmiş Milletler, AB, Fransa ve ABD geçiş liderlerinin tutuklanmasını kınadı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bunu “kabul edilemez bir darbe” olarak nitelendirdi. AB, Mali geçişini engelleyen siyasi ve askeri liderlere karşı tedbirler almaya hazır olduğu konusunda uyardı.

Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu(ECOWAS) delegasyonu, 25 Mayıs günü eski Nijerya Devlet Başkanı Goodluck Jonathan liderliğinde Mali ordusuyla uluslararası arabuluculuk girişimi yürüttü. Geçiş Dönemi Başkanı N’Daw ve Başbakan Ouane 26 Mayıs 2021 Çarşamba günü istifalarını açıkladılar. 24 Mayıs’ta kurulan hükümet feshedildi. Mali Anayasa Mahkemesi, 28 Mayıs 2021 Cuma günü bir kararnameyle Geçiş Dönemi Başkan Yardımcısı Albay Assimi Goita’nın başkanlığını onayladı.

Son darbenin sebepleri neler olabilir?

Mali’nin geçiş hükümetinin eski başkan yardımcısı ve şimdi Başkan olan Assimi Goita’nın dokuz ay içinde ikinci bir darbeye öncülük etmesi ilk başta anlaşılamadı. Ancak, gelişmeler bir araya getirildiğinde Mali’nin Geçiş Dönemi Başkanı Bah N’Daw’ın 27 Ocak 2021 günü Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir araya gelmesinden sonra Assimi Goita ile iplerin koptuğunu söylemek yanlış olmaz.

Üç bakanının da eşlik ettiği Paris’teki toplantı, Malili lider N’Daw’ın ECOWAS dışındaki bir liderle yaptığı ilk toplantıydı. Çalışma yemeğinde Mali’deki geçiş süreci ve 15 ve 16 Şubat’ta N’djamena’da yapılacak G5 zirvesini görüşüldüğü açıklandı. Mali Dışişleri Bakanı Zeini Moulaye, görüşmelerin iyi gittiğini ve toplantının “açık ve gerekli” olduğunu söyledi.[13]

Bah N’Daw (solda) ve Emmanuel Macron

Bah N’Daw’ın bu görüşmesinin Geçiş Konseyi Başkan Yardımcısı Albay Assimi Goïta’yı tedirgin ettiği, Paris’in mevcut hükümetle gizli pazarlık yaparak ve N’Daw’a destek vererek, kendisini ve darbe arkadaşlarını devre dışı bırakabileceğinden endişe duyduğu anlaşılmaktadır. Fransız cumhurbaşkanının Ruanda ve Güney Afrika gezisi sırasında JDD ile 30 Mayıs’ta yaptığı röportaj bu tahmini doğrulamaktadır.

Macron röportajda; “Güç ve cihatçılar arasındaki izolasyon konusunda çok katı olan Mali Devlet Başkanı Bah N’Daw’a dedim ki: ‘Orada askerlerimiz varken Mali’de Radikal İslamcılık? Hayatta asla!’ Bugün Mali’de bu cazibe var. Ancak, bu yönde giderse, geri çekilirim’ diye uyardım.” dedikten sonra, ayrıca Batı Afrika liderlerine ‘artık demokratik meşruiyetin veya geçişin olmadığı bir ülkenin yanında kalmayacağına’ dair “mesaj gönderdiğini” ifade ediyor.[14]

Bu açıklama, Fransa’nın Albay Assimi Goïta’yı radikal İslamcılarla işbirliğine yatkın olarak gördüğünü, güvenmediğini ve Bah N’Daw eliyle tasfiye etmek niyetinde olduğunu göstermektedir.

Nitekim, Geçiş Başkanı Bah N’Daw’ın Paris ziyaretinden sonra, 24 Mayıs’ta hükümet değişikliği yaparak Goïta’nın iktidardaki gücünü azaltma yoluna gitti.18 Ağustos 2020’deki askeri darbe sonrası kurulan ilk hükümette darbeci gruba mensup Albay Sadio Camara Savunma Bakanı, Albay Modibo Kone ise Güvenlik Bakanı olarak yer almışlardı. Bah N’Daw bu iki isme, başbakan Moctar Ouane’nin istifasından sonra yeniden başbakan olarak atadığı hükümette görev vermedi. Darbenin lideri ve Geçiş Başkan Yardımcısı Goïta kendisine danışmadan arkadaşlarını dışlayan bir hükümet kuran Bah N’Daw’ı beceriksizlikle ve Geçiş Sözleşmesini ihlal etmekle suçladı.

Öte yandan bazı kaynaklar, Mali ordusunun Rusya ile müzakere etmekte olduğu bir silah sözleşmesiyle ilgili bilgileri Bah N’Daw’ın Macron’a vermiş olabileceğini iddia ediyor. Paris’in, Mali ile Rusya arasındaki herhangi bir silah satışına, askeri veya güvenlik alışverişine karşı çıkacağı, izin vermeyeceği biliniyor. Başkan Yardımcısı Assimi Goïta’nın Savunma ve Güvenlikten sorumlu iki bakanla birlikte bu gizli müzakereleri yürüttüğü, bu müzakerelerin deşifre edilmesinden rahatsızlık duyduğu söyleniyor.[15]

Sonuç

18 Ağustos 2020’de gerçekleştirilen askeri darbeden sonra Mali’nin geçiş hükümeti başkanlığına getirilen Bah N’Daw’ın, 9 ay sonra aynı askeri ekip (Halkın Kurtuluşu Ulusal Komitesi) tarafından bir askeri bir müdahale ile istifa ettirilmesi ve kurduğu hükümetin feshedilmesi herkesi şaşırtmıştır.

Halkın Kurtuluşu Ulusal Komitesi lideri ve eski başkan yardımcısı Albay Assimi Goita’nın, başkan Bah N’Daw’ın kendisi ile istişare etmeden başbakan atamasını, darbeden sonra ilk kabinede yer alan subaylara 24 Mayıs 2021’de kurulan yeni kabinede yer verilmemesini askeri cuntanın tasfiyesi teşebbüsü olarak gördüğü, bunu Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile birlikte kendisine karşı kurulan bir kumpas olarak değerlendirdiği anlaşılmaktadır.

Nitekim Fransa cumhurbaşkanı, Geçiş Başkanı Bah N’Daw’ın tutuklanmasını “kabul edilemez bir darbe” olarak nitelemiş, JDD’ye 30 Mayıs’ta verdiği röportajda, Mali halkında ve cuntada radikal İslamcılara karşı bir cazibe olduğunu, buna asla müsamaha etmeyeceklerini bu konuda katı tutumu olan Geçiş Başkanı Bah N’Daw’a söylediğini ifade etmiştir.

Fransa’nın Sahel operasyonlarındaki en büyük destekçisi Çad Cumhurbaşkanı İdriss Deby’nin 20 Nisan’da ayrılıkçılar tarafından öldürülmesinden sonra, Mali Geçiş Başkanı Bah N’Daw’ın da Macron’a rağmen istifa ettirilmesi ve hazzetmediği anlaşılan Albay Assimi Goita’nın Geçiş Dönemi Başkanı olarak ipleri ele alması Fransa’nın başını ağrıtacak gözükmektedir. Halkların tepkisine yol açan operasyonları dolayısıyla Fransa, Sahel bölgesinde kendisine müzahir yönetici sınıfı iktidarda tutmakta zorlanmaktadır.

Fransa’nın Avrupa ve Dış İşleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ın, Mali’nin de içinde bulunduğu Sahel ülkeleri için “Sahel bizim güney sınırımızdır. Biz burada kendi sınırlarımızı koruyoruz.” sözlerinin değerini yitirmekte olduğu, Fransa’nın sınırlarının Akdeniz’den başlayacağı günlerin yaklaştığı görülmektedir.

Öte yandan, yeni Geçiş Dönemi Başkanı Assimi Goita’nın dışarıdan gelen eleştirilere karşı iç destek sağlamak ve güçlü bir hükümet kurmak üzere M5-RFP liderliği ile işbirliği içinde hareket etmesi beklenilebilir. Goita’nın “Önümüzdeki günlerde, atanacak başbakan, bir uzlaşma ve kapsayıcılık hükümeti kurmak amacıyla çeşitli gruplar arasında geniş bir istişare yürütme görevine sahip olacak.” sözleri bu beklentiyi desteklemektedir.


Dipnotlar

[1] DİB Ansiklopedisi Mali maddesi https://islamansiklopedisi.org.tr/mali

[2] Mali Population, https://www.worldometers.info/world-population/mali-population/

[3] Mali Ülke Profili, https://ticaret.gov.tr/data/5f1ad5c013b8769bbca4de62/Mali%20ulke%20profili.pdf

[4] TC Dışişleri Bakanlığı, Mali, https://www.mfa.gov.tr/mali-ekonomisi.tr.mfa

[5] Mali Economic Indicators, https://www.theglobaleconomy.com/mali/

[6] Bkz. DİB Ansiklopedisi Mali maddesi https://islamansiklopedisi.org.tr/mali

[7] https://tr.wikipedia.org/wiki/Amadou_Sanogo

[8] Destabilization of Mali, https://microsites-live-backend.cfr.org/global-conflict-tracker/conflict/destabilization-mali

[9] Destabilization of Mali, https://microsites-live-backend.cfr.org/global-conflict-tracker/conflict/destabilization-mali

[10] Bkz. Mali, https://www.cia.gov/the-world-factbook/countries/mali/

[11] Fransa’nın Sahel’deki askeri varlığının akıbeti, G5 Sahel Zirvesi’nde belli olacak

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/fransanin-saheldeki-askeri-varliginin-akibeti-g5-sahel-zirvesinde-belli-olacak/2145041

[12] Macron, Afrikalıların Fransa’ya olan ‘sömürge’ kızgınlığını Türkiye ve Rusya’ya bağladı https://www.aa.com.tr/tr/dunya/macron-afrikalilarin-fransaya-olan-somurge-kizginligini-turkiye-ve-rusyaya-bagladi/2050677

[13] Mali’s interim leader Bah N’daw meets with Macron in Paris,

https://www.africanews.com/2021/01/28/mali-s-interim-leader-bah-n-daw-meets-with-macron-in-paris/

[14] Mali : Macron menace de stopper Barkhane si le pays s’enfonce dans l’islamisme radical

https://www.lefigaro.fr/politique/mali-macron-menace-de-stopper-barkhane-si-le-pays-s-enfonce-dans-l-islamisme-radical-20210530

[15] Mali: Bah N’Daw débarqué pour “avoir communiqué des informations classifiées à la France”

*Bu yazı 1 Haziran 2021 tarihinde SDE.org sitesinde yayınlanmıştır.

Kategoriler: Yazılar